Tüm yanlış anlaşılmış asiler gibi o da riyakarlıktan besleniyor. | Open Subtitles | إنه مثل كل الثائرين يساء فهمه و يتغذلى على النفاق |
yanlış anlaşılmış bir çocuğa yumruk attığım için atıldım. | Open Subtitles | لا، يا أمي لقد تم طردي للكم فتى يساء فهمه فعلاً |
İşte bu, yanlış anlaşılmış dostum. | Open Subtitles | هذه هي ياصديقي الذي يساء فهمه |
O adam anlaşılmamış bir dahi. | Open Subtitles | لأننى اساسا اعتقد ان هذا الرجل عبقرى يساء فهمه |
O değerli bir hizmeti yerine getirir. Fakat çoğu kez yanlış anlaşılır. | Open Subtitles | إنه يؤدي خدمةً قيمة لكنه يساء فهمه أحياناً |
Hiç kimse yanlış anlaşılmaz. | Open Subtitles | لا أحد يساء فهمه |
Hayır, kızgın değil. yanlış anlaşılmış. | Open Subtitles | ليس شرير، بل يساء فهمه |
Çok yanlış anlaşılmış, o kadar. | Open Subtitles | يساء فهمه قليلاً |
Çok yanlış anlaşılmış biri. | Open Subtitles | أنه شخص ما دائماً يساء فهمه |
Bir başka yanlış anlaşılmış psikopat. | Open Subtitles | مريض نفسي آخر يساء فهمه. |
Yani Owen kendini anlaşılmamış yalnız biri olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | إذا يبدو أن (أوين) شخص وحيد يساء فهمه |
Bir adam... vizyon sahibi bir adam her zaman yanlış anlaşılır. | Open Subtitles | الرجل... الرجل الذي يحمل مخيلة لطالما يساء فهمه |
Hiç kimse yanlış anlaşılmaz Francesca. | Open Subtitles | "لا احد يساء فهمه "فرانشيسكا |