Babası sık sık seyahat ederdi ve ona yeterince bakamazdı, o yüzden burada bizimle beraber yaşıyor. | Open Subtitles | كان يسافر كثيراً ولم يكن بوسعه الإهتمام به -لذلك يعيش معنا |
Polislerden önce kuryeye ulaşın. Paketi getirin. - Bayan O'Sullivan,anladığım kadarıyla eşiniz sık sık seyahat ediyormuş. | Open Subtitles | احضر الشحنة قبل أن تأخذها الشرطة ، أنا أريد الطرد يا سيدة سوليفان ، أفهم ان زوجكي يسافر كثيراً نعم هو كذلك أنا اسف ، هل يمكنكي منحي دقيقة ؟ |
O... çok seyahat eder. | Open Subtitles | أنه ، يسافر كثيراً. |
Yani Steven çok seyahat eder. Burada olduğundan çok dışarıdadır. | Open Subtitles | أقصد ، (ستيفن) يسافر كثيراً بحيث أنه يسافر أكثر من أن يأتي |
Bu yüzden de Çok fazla seyahat ediyor. Annem de evde benimle kaliyordu ama bu durumun onu mutlu etmediginin farkindaydim. | Open Subtitles | وهو يسافر كثيراً ووالدتي كانت تبقى معي بالمنزل لكنني شعرت أن هذا يحزنها |
Çok fazla seyahat ederdi. | Open Subtitles | كان يسافر كثيراً |
Fife çok çalışıyor. çok seyahat ediyor. | Open Subtitles | الأمر أن فايف يعمل كثيراً وهو يسافر كثيراً |
Çünkü babam çok seyahat ediyor. | Open Subtitles | لان والدي يسافر كثيراً |
O çok seyahat eder. | Open Subtitles | هو يسافر... كثيراً. |
Çok fazla seyahat ediyor biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّه كان يسافر كثيراً |
Çok fazla seyahat ederdi. | Open Subtitles | هو يسافر كثيراً. |
çok seyahat ediyor. | Open Subtitles | فهو يسافر كثيراً. |
Noel Baba çok seyahat ediyor. | Open Subtitles | انه يسافر كثيراً |
Noel Baba çok seyahat ediyor. | Open Subtitles | انه يسافر كثيراً |