Petrol şirketi orada başka bir boyut için kapı olduğunu bilmelerine rağmen delmelerinin bir soruna yol açacağını düşünmediklerini belirtti. | Open Subtitles | ذكرت شركة النفط أنها كانت تعلم بوجد بوابة لبعد آخر هناك لكنهم لم يعتقدوا أن صنع ثقب فيها قد يسبب مشكلة |
Ve bu bir adam ve ülkesi için soruna yol açar. | Open Subtitles | وهذا سوف يسبب مشكلة على حد سواء لنفسه ولبلاده. |
Carla, bir şeyin mesele olması için bir soruna yol açması gerekir. | Open Subtitles | (كارلا) ليكون الشيء مشكلة يجب أن يسبب مشكلة |
Havlayan köpeğin komşular için sorun olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن نباح الكلب قد يسبب مشكلة مع الجيران |
Ölmesini istiyor. Havlayan köpeğin komşular için sorun olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن نباح الكلب قد يسبب مشكلة مع الجيران |
Ve bu da biraz sorun yaratabilir çünkü... | TED | وهذا يسبب مشكلة بعض الشيئ، لأنه ... |
Bu sorun yaratabilir. | Open Subtitles | و الذي قد يسبب مشكلة لو قرر |
Hayır, sorun olacağını düşünmemiştim. | Open Subtitles | لا، لم أعرف أن هذا قد يسبب مشكلة. |
Yanlış kişiyi öldürmek sorun yaratabilir. | Open Subtitles | الشخص الخاطيء قد يسبب مشكلة, |