Bu şeyler hala Glades'te yüzüyor. | Open Subtitles | إنهم لا يزالون يسبحون في الخارج . في الجلاديز |
Herkes koşuyor, zıplıyor, hiç bir kural olmadan yüzüyor. | Open Subtitles | الجميع يركضون , يقفزون , و يسبحون بدون نظام لقد كان هذا النقيض من المرح |
Göl kenarındaki arazi sahiplerini ya da gölde yüzen çocukları düşünsene. | Open Subtitles | فكر في اصحاب العقارات المطله علي البحيره أو الاطفال اللذين يسبحون فيها. |
Sudan oksijen almalarına olanak sağlayan tüylü yüzgeçleri sayesinde özgürce yüzerler. | Open Subtitles | فهم يسبحون فى حريه ومجهزين بخياشيم ريشيه تمكنهم إستخلاص الأوكسجين من الماء |
kendilerini içi petrol dolu bu ağir suda yüzerken buldular. | TED | و كان قد انتهى بهم الأمر يسبحون في مياه التي تفرغ من حجر التوازن المليئة بالنفط |
yüzmeye, toplanıp eylem planı yapmak için gittiler. Onlara bazı emirler verdi. | Open Subtitles | إنهم يسبحون ليجتمعوا مع بعضهم وليخططوا، هو من يصدر الأوامر |
Neden köpek balığı kafesinde yüzmeleri gerektiğini söylediler mi? | Open Subtitles | هل قالوا لماذا يجعلونهم يسبحون مع أسماك القرش؟ |
Karıştırdım, ısıttım ve tekrar soğuttum, böylece 50 milyar smiley sahibi oldum. Hepsi bi damla su içinde Yüzüyorlar. | TED | وقمت بخلطهم .. ورفعت درجة حرارتهم .. ومن ثم خفضتها وحصلت على 50 مليار وجه مبتسم كهذا يسبحون في قطرة مياه واحدة |
Güzel kızların olduğu bir yer. Hepsi yüzüyor. | Open Subtitles | إنه حيث كلّ البنات الجميلات يسبحون |
Ve bu adamlar da içinde yüzüyor. | Open Subtitles | و هؤلاء الرجال كانوا يسبحون بها |
Halkımız yeryüzü sakinlerinin korkusuyla yüzüyor. | Open Subtitles | إن قومنا يسبحون في غمامة خشية أهل السطح |
Kanallarda yüzen 10 bin çocugu var, ...annelerinin onlara uygun birer kiz arkadas yapmasini bekliyorlar. | Open Subtitles | لديها عشرة آلاف طفل يسبحون في القناة بانتظار أن تصنع لهم أمهم رفيقات مناسبات |
Kanalizasyonda yüzen fazla kuğu bulamazsın. | Open Subtitles | لا تجد الكثير من البجع يسبحون في الصرف |
Şu yüzen ödleklere bakın! | Open Subtitles | انظر الى نفسك، الجبناء يسبحون ايضاً |
İnsanlar yüzme havuzunda kulaç atıp yüzerler ama sen Angad'ın kucağındaydın. | Open Subtitles | الناس عادةً يسبحون في أجزاء في حوض السباحة.. |
Mikroskobik bitki ve canlılar olan planktonları yakalamak için yukarı doğru yüzerler. | Open Subtitles | .... يسبحون لأعلي لترشيح الماء من العوالق نباتات وحيوانات مجهريّة |
Okyanusta yüzerler ve herkesi tehdit ederler. | Open Subtitles | يسبحون في المحيط و يرعبون المجتمع كله. |
Onları 'Yugoslavya' otelinin havuzunda yüzerken fotoğrafladım. | Open Subtitles | إلتقطت صور لهم وهم يسبحون في حوض فندق يوغسلافيا |
Balıkçılar onları sahilin bir mil açığında bulurmuş sadece yüzerken. | Open Subtitles | وكان صيادى السمك سيجدونهم على مبعدة ميل يسبحون فقط |
Onları yüzerken buldum, silahlarını nehir kenarına atmışlar gülüyorlar, şarkı söylüyorlardı. | Open Subtitles | وجدتهم يسبحون, وأسلحتهِم على ضفة النهر كانوا يضحكون ويغنون |
Sen, hiç kimseyi sokamayan ve nehir kıyısında ancak yüzmeye giren çocukları sokan yılan gibisin. | Open Subtitles | انت ثعبان سام بالقرب من النهر الذى لايمكن رؤيته لكنه يلدغ الاطفال الغافلين الذين يسبحون فى النهر |
Belki çocukları orada buluruz da çıkartırız düşüncesiyle teknenin altına doğru yüzmeye koyuldular. | Open Subtitles | لذا بدأو يسبحون أسفل القارب ويروا إن كان بمقدورهم الوصول إلى... الأطفال الصغار، ويسحبونهم إلى الخارج |
Balıkları sevmem ama yine de suyun altında yüzmeleri bana güven veriyor. | Open Subtitles | أنا لا أحبُ الأسماك لكن الأمر يريحني أن أعلم بوجودهم تحت الماء يسبحون. |
İşte, hepsi bu sıvının içinde Yüzüyorlar, onlara bakmak için yapışacakları bir yüzeye koymanız gerekir. | TED | وهم يسبحون هكذا في العينة .. ولكي ننظر إليهم علينا أن ننقلهم الى سطح يمنع حركتهم |
Yüzlerce aile buraya gelir nehirde yüzer, geziye çıkarlardı. | Open Subtitles | تأتي العائلات بالمئات و يسبحون في الجداول و يشاهدون المعالم. |