Jack iklim bilimci ve neyin Peşinde olduğunu bilmiyorum. | Open Subtitles | و جاك متخصص فى تغيرات المناخ عبر العصور و لست أدرى ما الذى يسعى إليه |
Burada hiç kimse düşmanın bu sefer neyin Peşinde olduğunu söyleyemediğine göre geriye yalnızca tek cevap kalıyor: | Open Subtitles | وحيث أنه لا أحد يبدو أنه يمكنه إخباري عما يسعى إليه العدو الآن حسناً ، فهناك استنتاج واحد فقط |
Diyorum ki, şu an için sadece o ajanların bunun Peşinde olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ما أقوله أننا نعرف الآن ما يسعى إليه هؤلاءِ العملاء |
Kırlığa çıktığımız anda sanki koku almış veya hep aradığı bir şeyi bulmuş gibi zıp zıp zıplamaya başladı. | Open Subtitles | بمجرد وصولنا للريف بدأ بالقفز , لقد أشتم رائحة او شىء يسعى إليه |
Kırlığa çıktığımız anda sanki koku almış veya hep aradığı bir şeyi bulmuş gibi zıp zıp zıplamaya başladı. | Open Subtitles | بمجرد وصولنا للريف بدأ بالقفز , لقد أشتم رائحة او وجد شىء يسعى إليه |
Ailemizin aradığı şeyi bulduğun ve sonra da onu sakladığın doğru mu? | Open Subtitles | هل اكتشفت ما كان يسعى إليه والدانا وأخفيته؟ |
Siz ofise gidin ve katilin neyin Peşinde olduğuna bakın. | Open Subtitles | إذهبوا إلى المكتب، يا رفاق وأعرفوا ما كان يسعى إليه القاتل |
Depodan önemli miktarda alınmış. Belki de hırsızların Peşinde olduğu buydu. | Open Subtitles | كميّة مهمّة منه مفقودة من المستودع، ربّما كان ما يسعى إليه اللّصان |
Beni buraya getirdiğinden beri, neyin Peşinde olduğunu söylemedi. | Open Subtitles | طوال فترةِ احتجازي هنا، لم يخبرني ما الذي يسعى إليه. |
O binadaki kimse hırsızların neyin Peşinde olduğunu bilmediğinden, yine başa döndük. | Open Subtitles | وبما أنّ لا أحد في مبنى المكاتب ذاك يعلم ما يسعى إليه اللصوص، فقد عُدنا لنقطة البداية. |
Farkındayım, sadece bir saattir tanışıyoruz ama bana güvenirsen söz veriyorum, bu devi incitmeden neyin Peşinde olduğunu öğrenebilirim. | Open Subtitles | إذا وثقتَ بي، فأعدك أنْ أكتشف ما الذي كان يسعى إليه هذا الغول دون إيذائه |
Devin neyin Peşinde olduğunu bize söyleyeceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | وتعتقدين أنّ إحداها ستطلعنا على ما يسعى إليه الغول؟ |
Sadece herkesin Peşinde koştuğunu düşündüğün bir hayat. | Open Subtitles | لأنه أسلوب الحياه الذى يسعى إليه الجميع |
Başmelek'in aradığı neyse, orada bulamayacak. | Open Subtitles | لن يعثر "رئيس الملائكة" على الشيء الذي يسعى إليه هناك |
Biz de herkesin aradığı mutluluk, sevgi ve anlayışı arıyoruz. | Open Subtitles | فنحنُ نسعى لكل ما يسعى إليه الجميع... السعادة. الحُب. |
aradığı elmalar, düşmanı tanrıça Hera'ya aittir. | Open Subtitles | التفاح الذى يسعى إليه (يخص خصمه الإلاهة (هيرا |
Bu tam da Michigan Eyaleti Emeklilik Fonunun aradığı şeydi. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما يسعى إليه صندوق تقاعد ولاية (ميشيغان)! |