Ama kanun, vergisiz emlak yatırımı yapmalarına ve nasıl kullanıldığına bakmaksızın para toplamalarına izin veriyor. | Open Subtitles | لكن القانون لا يسمح لها للاستثمار في العقارات معفاة من الضرائب وجمع المال دون محاسبة لكيفية استخدامها |
Tanıya katılmasına izin veriyor. | Open Subtitles | إنه يسمح لها بالمشاركة في التشخيص التفريقي |
Boynuzlu koca, çocukları haftada bir kez görmesine izin veriyor. | Open Subtitles | الزوجالمخدوع... يسمح لها برؤية إبنيها مرة أسبوعياً |
Josh yarın akşam iş yemeği düzenliyor ve yemeği Jilly yapmak istiyor, Josh da ona izin veriyor. | Open Subtitles | جوش) لديه عشاء عمل بليلة) الغد، و(جيلي) تود أن تقوم بالطهو وسوف يسمح لها |
Lena onu seviyor. Arabasında oturmasına izin veriyor. | Open Subtitles | إن (لينا) تحبه , انه يسمح لها بالجلوس فى سيارته |
- Evet çünkü Peter buna izin veriyor. | Open Subtitles | نعم ، لان (بيتر) يسمح لها ذلك |