Ayrıca o bölgelerdeki türler, büyük, çeşitli, ve genelde grup ya da küme olarak yaşıyorlar bu da onları toplamayı kolaylaştırıyor. | TED | والأنواع في هذه المناطق كبيرة جداً ومتنوعة وتميل إلى التجمع في مجموعات أو أسراب مما يسهّل صيدها. |
Birbirlerini öldürmeleri işinizi kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | ما داموا يقتلون بعضهم البعض فذلك يسهّل الأمور عليكم. |
Yüksek dozlularla baş etmeni kolaylaştırıyor. Ayrıca acıyı da azaltıyor. | Open Subtitles | يسهّل الأمر للإقلاع عن أقوى المخدرات كما أنه يخفف من حدة الألم |
Onu gözlememi kolaylaştırmıştı. Şimdi de onu öldürmemi kolaylaştırdı. | Open Subtitles | "سهّل عليّ التحقّق من أمره والآن يسهّل عليّ قتله" |
İlişkiler kurar, anlaşmaları kolaylaştırır ve bunlardan kendisine pay alır. | Open Subtitles | يقم بعمل تقديمات، يسهّل عقد الصفقات، ثمّ يأخذ حصّة لنفسه |
Yalnızca benim için çok zor ve benden bir şeyler saklaman işleri kolaylaştırmıyor. | Open Subtitles | .. ولكن الأمر صعب عليّ وإخفائك الأمور عني لا يسهّل حياتنا |
Kapalı kapı seninle konuşmayı kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | في الواقع , وجود الباب ! يسهّل التحدّث إليك |
Oğlum, bu çöp suçluları bu işi çok kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | -يوم تحدثنا إليك؟ يسهّل الجنائيون الأغبياء هذه الوظيفة |
Bu da avlanmayı kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | إنه يسهّل عليها الصيد |
Bu gerçek de bu avı daima kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | وهذا دومًا يسهّل مهمّتي. |
Bu gerçek de bu avı daima kolaylaştırıyor. | Open Subtitles | وهذا دومًا يسهّل مهمّتي. |
Bu işimizi çok kolaylaştırdı! | Open Subtitles | هذا يسهّل من الأمر كثيراً! |
Sen de portföyünü oluşturmalısın. Evet, geçiş sürecini kolaylaştırır. | Open Subtitles | يجب أن تبدأ بتكوين جدول حميميّ، فهذا يسهّل المرحلة الانتقاليّة قليلًا. |
Bu benim de işimi yapmamı kolaylaştırır. | Open Subtitles | ذلك يسهّل عليّ عملي |
Nik de bu işi aptal resim çizme işiyle hiç de kolaylaştırmıyor. | Open Subtitles | وطبعًا (نيكلاوس) لا يسهّل الأمر بلوحته ضاربة الحمرة. |