Bir de nefes darlığım var ve çok salyam akıyor. | Open Subtitles | حسناً, كما أنّ لديّ انقطاع في التنفس ولعابي يسيل كثيراً |
Tıpkı Yalan Rüzgârı gibi. Rigfort'un ağzının suyu akıyor. | Open Subtitles | إنه مثل الصغار والقلقين ريجفورت يسيل العاب عليه |
Şimdi bu herif ağzından salyalar akan, kafasına bok süren geri zekâlılardan mı? | Open Subtitles | هل هو من نوع المتخلفين الذين يسيل لعابهم ويصدر اوساخا من شعره وكل هذا ؟ |
Peki, eee şuan üstüme salyalarını akıtıyor yani gitmem gerek, ama seninle tanışmak güzeldi. | Open Subtitles | حسنا لعابه يسيل علىّ الآن لذا ضرورى أن أذهب لكن من الجميل مقابلتك |
Ağızım şimdiden sulanıyor. Bu pizzadan bir dilim almak için daha fazla bekleyemeyeceğim, kızlar. | Open Subtitles | ان لعابى يسيل ، انا لا استطيع الانتظار للحصول على شريحه من البيتزا |
"Uzun, kabarık saçları, parlayan kırmızı gözleri vardı... ve köpeğimsi suratından kan akıyordu." | Open Subtitles | شعر كثيف منقوش، عينان حمراوين لامعتين. ودم يسيل على وجهه الشبيه بوجه الكلب. |
Burnum akıyor, boğazım acıyor ve vücudum ağır geliyor ya da buna benzer bir şey. | Open Subtitles | أنفي يسيل وحلقي يؤلمني وأشعر بثقلٍ في جسمي أو شيئاً كهذا |
Alerji sebebimi biliyorum. Dört ayaklı ve salyaları akıyor. | Open Subtitles | تعرف مايثير حساسيتي لديه أربع أقدام ولعابه يسيل |
Salyaları akıyor. Beyin ölümü mü gerçekleşti yoksa sadece gerizekalı mı oldu? | Open Subtitles | لعابه يسيل هل هو ميت دماغياً أو فقط متخلف ؟ |
O sevincin yerine her 28 günde bir kan akıyor ve elimde değil, onunla beraber gözyaşlarım da akıyor. | Open Subtitles | وبدل هذه البهجة، كل 28 يوم، يسيل الدم ثم تُدرف الدموع، لا يسعني شيء |
Aman! Şimdi de ağzının suyu akıyor! | Open Subtitles | ايغو هذا الفتى يسيل لعابه من رؤية الزهور |
- İt olmakla meşguldüm herhalde. - Kanın mı akıyor? ! | Open Subtitles | أتصرف كشيطان على ما أعتقد هل يسيل لعابك؟ |
-Sürekli öksürük ve sürekli akan, komik renkli bir burun mu? | Open Subtitles | السعال لا يهدأ؟ أنف يسيل منه مخاط لونه عجيب؟ |
Yüzüne bakmaya dayanamıyorum gelmiş pijamalarımı giyip yastığıma salya akıtıyor. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى النظر إليها والآن هي ترتدي منامتي ولعابها يسيل على وسائدي |
Tanrım, sana bakarken ağzım sulanıyor. | Open Subtitles | يا إلهي فمي يسيل لعابه بالنظر إليك |
İşte bu yüzden Pavlov'un köpeğinin zil sesini duyduğunda salyası akıyordu. | TED | أعني، أن هذا هو السبب في أن كلب بافلوف بدأ يسيل لعابه بصوت الجرس. |
Bana en son yaşadığı maceraları anlattı. Onu dinlerken ağzım sulandı. | Open Subtitles | لقد أخبرنى عن آخر مغامراته عن كوكب رائع يجعل لعابك يسيل |
Beni bir numaraya koyduğun için ağzının suyunu akıtarak ondan bahsedebileceğini sanma. | Open Subtitles | لا تعتقد انكه يمكنك ان يسيل لعلابك عليها لانك تعتبرني رقم 1. |
Beynim kulaklarımdan akmış olabilirdi. | Open Subtitles | كان ممكناً أن يسيل دماغي من أذنيّ |
Çantalarıyla birlikte geldiklerini görünce salyalarım akmaya başlıyor. | Open Subtitles | لا أخفيك سراً بمجرد أن لمحتها، بدأ لعابي يسيل |
Musluk suyuysa, en az 20 saniye akıtman lazım. | Open Subtitles | إذا كان ماء حنفية دعه يسيل لمدة 20 ثانية |
Bütün erkeklerin ağzının suyunu akıtmak ve bütün dünya ayaklarımın altında olsun isterdim. | Open Subtitles | أتمنى أن يكون لدي هذه القدرة أيضاً. لأجعل لعابهم يسيل جميعاً ويأتون عند قدميي. |
Fakat üst dudağımın kanıyor olması normal mi sence? | Open Subtitles | لكن هل من المفترض أن يسيل الدم مني؟ |
Köpeğinin koltuklarımın üzerine salyalarını akıtmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يسيل لعاب ذلك الكلب على مقاعدي |
Ona sulandığını söyledim. | Open Subtitles | قلت أن لعابك يسيل عليها |
Düşünmesi bile ağzımı sulandırıyor. | Open Subtitles | لُعاب فمي يسيل من مجرد التفكير به |