Babam muhtemelen televizyon izliyor olacaktır. | Open Subtitles | الآن,أبيغالباسيكون على الأريكة يشاهد التلفاز. |
Şarkı söylemediği zamanlarda da, televizyon izliyor. | Open Subtitles | وعندما لا يغني، فهو يشاهد التلفاز. |
televizyon izleyen herkes olabilir. | Open Subtitles | مما يقلص الاحتمالات الى كل من يشاهد التلفاز |
Koridordaki televizyon izliyordu. | Open Subtitles | كان في غرفته يشاهد التلفاز الموجود في الردهة |
Hapishanede herkes TV izler sanıyordum. | Open Subtitles | أعتقد بأن الجميع من في السجن يشاهد التلفاز |
televizyon seyrediyor ama, birkaç dakika içinde başını unutmuş oluyor. | Open Subtitles | كان يشاهد التلفاز لكن أي شيء أطول من دقيقتين كان يتشوش فيه بشدة لا يذكر كيف بدأ |
Eskiden evi olan yıkık dökük binanın içinde bir çocuk halen TV izliyor. | Open Subtitles | و من بين أطلال البيت الذى قصفته القنابل صبى صغير يشاهد التلفاز. |
Bir dakika buraya gel. Wow. televizyon izliyor. | Open Subtitles | تعالي لللحظة واو , هو يشاهد التلفاز |
Girsene o zaman. Chris televizyon izliyor, Will. | Open Subtitles | تفضلوا بالداخل ويل, كريس يشاهد التلفاز |
- O kadar çok televizyon izliyor ki beynini çürüttü. | Open Subtitles | -إنه يشاهد التلفاز كثيرًا جدًا إلى أن أضرت بمخه |
Benden başka günde 14 saat televizyon izleyen kimi tanıyorsun? | Open Subtitles | مان تعرفين غيري يشاهد التلفاز 14 ساعة باليوم ؟ |
Geceleri annesiyle televizyon izleyen eski bir mossad ajanı var. | Open Subtitles | لديك عميل سابق في الموساد يمضي لياليه كلها وهو يشاهد التلفاز مع والدته |
En kötü şeyse katilin senin evinde seninle birlikte televizyon izleyen, yemek yiyen, geceleri yatakta yanıbaşında yatıp ortada hiçbir sebep yokken sana saldıran biri olması. | Open Subtitles | أسوأ ما بالأمر هو أن القاتل يقطن دارك يشاهد التلفاز معك يأكل معك |
Evet, eve geldiğimde amcam televizyon izliyordu. | Open Subtitles | أجل، عندما عدت للمنزل عمي كان يشاهد التلفاز |
Syd dün annesiyle televizyon izliyordu. O eski bir şarkı. | Open Subtitles | سيد كان يشاهد التلفاز بالأمس مع أمي |
Her gün aynı saatte uyanır, aynı saatte TV izler. | Open Subtitles | يستيقذ فى نفس التوقيت كل صباح يشاهد التلفاز فى نفس التوقيت كل صباح |
Leo yukarda değil. Oturma odasında televizyon seyrediyor. | Open Subtitles | إنَّ "ليو" ليس بالأعلى إنه في غرفة المعيشة يشاهد التلفاز |
Benim babam bütün gün TV izliyor. | Open Subtitles | أبي يشاهد التلفاز طوال اليوم |
Evet, Ken'e bu oldu. Televizyon izledi ve onu çıldırttı. | Open Subtitles | ذلك ما حدث الى(كين) كان يشاهد التلفاز ومن بعدها اصيب بتلك الحالة السيئة |
Kalk da ağabeyin televizyon izlesin. | Open Subtitles | انهض و دع أخاك يشاهد التلفاز |
Joseph asla televizyon izlemezdi. | Open Subtitles | (جوزيف) لم يكن يشاهد التلفاز |
Maalesef televizyon izlemiyor. Bu doğru. | Open Subtitles | لسوء الحظ, انه لا يشاهد التلفاز |
- Burada televizyon izlediğini söylüyor. | Open Subtitles | -إنه يقول بأنه يشاهد التلفاز |
-Az önce televizyon izliyordun! -Söyledim sana televizyon izlemiyordum. | Open Subtitles | انت من كان يشاهد التلفاز قلت لك اني لم اكن اشاهد التلفاز |