Babası onu yeniden denemeye teşvik ediyor. | Open Subtitles | يشجعها ابوها على المحاولة مرة أخرى. |
John'un dünyasında bu tip davranışlar kabul görüyor... teşvik ediliyor. | Open Subtitles | فى عالم " جون " هذه التصرفات ... لها ما يبررها و يشجعها |
Bakın, Bay Sweeney cevap yazarak onu teşvik etmiş, onunla alay etmiş. | Open Subtitles | السيد ـ (سويني) ـ كتب لها أيضاً يشجعها ويسخر منها |
Ülken AB'nin desteklediği ülkelerden biri ve bunu Draghi, Allah onu korusun, teşvik ediyor. | Open Subtitles | دولتك دولة تدعمها الولايات المتحدة، ودولة يشجعها (دراجي) بارك الله فيه. |