İnsanlar kendileri için de ateş yakarlar. Ama, sonra bunu inkar etmezler. | Open Subtitles | الناس يشعلون النار لٔانفسهم لكن لا ينكرون وجودها |
- Bu doğru. - Her zaman bir şeyler yakarlar. | Open Subtitles | هذا صحيح - دائمـًا ما يشعلون النار في الأشياء - |
Burda Şerpalar (Himalaya Halkı) ardıç dalları yakıyorlar. | TED | وهنا المرشدون المحليون يشعلون أغصان نبات "العرعر" |
Lambaları yakıyorlar. | Open Subtitles | أنهم يشعلون الأضواء الآن غادري من هنا |
Onları tekerleklere bağlamışlar. Sonrasında ateşe vermişler. | Open Subtitles | إنهم يدورون عجله و يشعلون ناراً و يضحكون |
Ve sen de benden mumları canavarları ısıtmak için mi yaktıklarını sormamı istiyorsun? | Open Subtitles | وأنت تُريدُني أَنْ أَسْألَهم فيما اذا كانوا يشعلون الشموع لتَجَنُّب الوحوشِ |
Bu şaka değil. Şehri ateşe verecekler, Duke. Enfeksiyonu yakıp yok edecekler. | Open Subtitles | إنها ليست مُزحة، سوف يشعلون المدينة من أجل حرق العدوى. |
Genellikle günü kurtarmak için yangın çıkaran itfaiyecilerde görünür. | Open Subtitles | غالبا توجد في رجال الاطفاء الذين يشعلون الحرائق ليكونوا ابطالا |
- Neden mum yakarlar ki? | Open Subtitles | لماذا هم يشعلون الشموع؟ |
Mum yakıyorlar, oyuncak ayılarını bırakıyorlar. | Open Subtitles | فهم يشعلون الشموع ويتركون دمي الدببة. |
Central Park'ta mum yakıyorlar. | Open Subtitles | انهم يشعلون الشموع لأجله بالسنترال بارك |
Gerçekten soğuk günlerde, ...şömineyi bile yakıyorlar. | Open Subtitles | في الأيام البارده يشعلون النار هنا |
Yeni şarkılarıyla radyoyu ateşe verdiler. "Ağla, Ağla, Ağla." | Open Subtitles | إنهم يشعلون المذياع بأغنيتهم الساحقة الجديدة "ابك، ابك، ابك" |
Toplumdaki genç erkeklerin ölüm oranı genç kadınların ölüm oranının 6 katı. Şiddetten, kazalardan, genç erkeklerin yaptığı aptalca şeylerden: atlanmayacak yerlerden atlıyorlar, ateşe verilmeyecek şeyleri ateşe veriyorlar, neden bahsettiğimi biliyorsunuz. | TED | نسبة الوفيات بين الشباب في المجتمع أعلى بست مرات منها بين الشابات من العنف والحوادث، تلك الأشياء الغبية التي يفعلها الشباب: بالقفز من على أشياء لا يفترض بهم القفز من عليها، يشعلون النار في أشياء لا يفترض بهم إشعالها، أعني، أنتم تدركون ما أتحدث عنه. |
Maytap yaktıklarını ve kutunun içine attıklarını gördüm. | Open Subtitles | شاهدتهم يشعلون الألعاب النارية و يسقطونها في الصندوق |
Onların Bell için mum yaktıklarını göremiyorum. | Open Subtitles | " لا أراهم يشعلون الشموع لـ " بيل |
O çocuklar maytap yakıp müzik dinleyerek verandamızda yaşıyor | Open Subtitles | أولئك الأولاد يعيشون أمام بابنا يشعلون الألعاب النارية ويشغلون موسيقاهم. |
Evdekiler gidene kadar bekleyip öyle mi yangın çıkarıyorlar? | Open Subtitles | هل ينتظرون حتى لا يبقى احد في المنزل و يشعلون المكان؟ |