Eğer geyik yoksa, ne avlıyorlar? | Open Subtitles | ولكن لو لا توجد غزلان هناك، فماذا يصطادون إذن؟ |
Yırtıcı hayvanların en iyileridirler ama en başarılı şekilde suda avlanırlar bu yüzden genelde avladıkları hayvanlar buzun üzerinde daha güvendedirler. | Open Subtitles | أنهم المفترسات الأعلى مرتبة لكنهم يصطادون بنجاح أكبر في الماء ..لذا , ولحد بعيد |
Bu şekilde avlanıyorlar. Kendilerini yiyecek kaynağına mandallayıp, etini taze tutuyorlar. - Ne yapacağım şimdi? | Open Subtitles | هكذا يصطادون يستولون على مصدر طعام و يبقونه طازجا |
Anne kutup ayısı ve dört aylık yavrusu avlanıyor. | Open Subtitles | دبّة وأشبالها ذو الأربعة أشهر من العمر يصطادون |
Kayıt yok. Ama vampirler avlanır ve öldürür. | Open Subtitles | .. ليس هناك شيئ يقول ذلك ولكن مصّاصي الدماء يصطادون ويقتلون |
Hükümetin ajanları dışarıda masum insanları avlıyor ve sen başlattığın şeyi durdurmalarını söylemezsen de durmayacaklar. | Open Subtitles | , عملاء الحكومة يصطادون البريئين و سيتابعون فعل هذا إلى أن توقف ما بدأته |
Bu, şimdiye kadar bilinmiyordu zira gece avlanırken hiç görüntülenmemişlerdi. | Open Subtitles | نحن لم ندرك هذا حتى الآن بسبب أننا لم نرهم يصطادون ليلا |
Demek istediğim, yani... şu anda bir insan avlıyorsun en tehlikeli av. | Open Subtitles | ذلِك ثقيلٌ قليلاً. إنَّهم يصطادون البشر الآن |
İnsan avlıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يصطادون الدببة إنهم يصطادون البشر |
Sattıkları balıkları, kaynakları sınırlı yerden avlıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يصطادون أسماكهم من مصدر في تناقص مستمرّ |
Bu topluluklar kötü hava sırasında hayati önem taşıyor çünkü yetişkinlerin çoğu denizde, hızlı büyüyen aileleri için balık avlıyorlar. | Open Subtitles | دُورُ حضاناتٍ كهذه لا غنىً عنها خلال طقسٍ سيء حيث معظم البالغون انصرفوا إلى البحر، يصطادون لأسرهم سريعة النمو |
Çift olarak avlanırlar. Ama çocuğun doğumu ile üçlü olarak... | Open Subtitles | يصطادون في أزواج ، لكن عملية الولادة أقرب إلى ... |
Her ay, dolunayda bir takım olarak avlanırlar. | Open Subtitles | كل شهر عند اكتمال القمر... يصطادون كفريق واحد. |
Gölgede ve sürülerle avlanırlar. | Open Subtitles | إنهم يصطادون في الظل وبأعداد كبيرة |
Sürekli avlanıyorlar. Burada durursan, seni bulurlar. | Open Subtitles | أنهم يصطادون دومَا أذا بقيت سيعثرون عليك |
Zaten korkuyorlar. Bu yüzden avlanıyorlar. | Open Subtitles | .إنهم خائفون بالفعل .لهذا السبب إنهم يصطادون |
Sürü olarak avlanıyorlar. Hızlı ve çirkinler. | Open Subtitles | إنّهم يصطادون في مجموعات , بشكل قبيح مثل سرعتهم |
Hayatlarını normal şekilde yaşamaya çalışıyorlar. Hala avlanıyor ve balık tutuyorlar. | Open Subtitles | يُحاولونعيشحياتهمبصورةطبيعية، وما يزالون يصطادون الحيوانات والسمك. |
Bu adamlar hedeflerin bol olduğu yerlerde avlanıyor. | Open Subtitles | انهم من كل مكان هؤلاء الرجال يصطادون بأماكن غنية بالأهداف |
Söyle bana, Abydos insanları avlanır mı? | Open Subtitles | أخبرنى ، هل قوم أبيدوس يصطادون ؟ |
Marduklar robotları avlıyor olsa da asiler insan hakları diye bağırıyor Robot Yasası'nda değişiklik ilanıyla halkı kışkırtıyorlar. | Open Subtitles | وضع الأمني القومي في خطر أنا أتفق مع سيدي فحتى مع وجود المالدوك يصطادون الآليين المضروبين، فالثوار سيقولون بأنه دليل أن الآليين خطر على الآدميين |
Hint kurtları nadir bulunurlar, ama en çok yağmur mevsiminde hem yavruları hem de kendileri için avlanırken görünürler. | Open Subtitles | الذئاب الهنديّة ليست شائعة، لكن تُرى أكثر في الموسم المطير عندما يصطادون لأجل جرائهم ولأنفسهم. |
av peşindeyken yavrularını gel-gitin olduğu alanlara bırakırlar. | Open Subtitles | يتركون أشبالهم في المناطق المدّية عندما يصطادون |
Ek iş olarak kaçak timsah avlıyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يصطادون التماسيح غير قانونياً على الجانب |
Zengin tüccarlar ve onlar gibilerin peşinden gidiyorlar. | Open Subtitles | يصطادون سفن التجارة المحملة بالغنائم |