Gotokuji'deki çiftin, kendisi için dua ettikleri kedinin adı gibi. | Open Subtitles | اسم القطة التي كان الزوجين في "قوتوكوجي" يصلون من أجلها |
Partilere davet edilmek için dua ediyorlardı. | Open Subtitles | مانوا يتمنون و يصلون من أجل دعوة لإحدى حفلاتي |
Anayurtta hâlen dönüşünüz için dua edenler olduğunu biliyor musunuz prenses? | Open Subtitles | العديد من مواطنيك يصلون من أجل عودتك أيتها الأميرة |
Dünyanın her yerinde insanlar benim için dua ediyorlar. | Open Subtitles | في شتى أنحاء العالم الناس يصلون من أجلي |
Bazen benim için dua eden insanlardan mektuplar alıyorum. | Open Subtitles | أحياناً الرسائل من الناس الذين يقولون" "أنهم يصلون من أجلي |
Çoğu dönüşü için dua ediyor. | Open Subtitles | و العديد يصلون من اجل عودته |
Daha önce bir çok kişinin dua etmesine tanık oldum, ama o gece John'un arkasından hayatım boyunca onunla kalmam için dua ettiğine tanık oldum. | Open Subtitles | رأيت كثيرين يصلون من قبل، لكن تلك الليلة، رؤية... "جون" و هو يصلي، |
Şanlı bir ölüm için dua etmiyorlar. | Open Subtitles | وهم لا يصلون من أجل موت مجيد |
Büyükanne ve büyükbabasının onu çok özlediğini ve onun için dua ettiklerini lütfen Melissa'ya söyleyin. | Open Subtitles | أرجوك أخبر (مليسا) أن أجدادها مشتاقون إليها كثيراً و أنهم يصلون من أجلها |
Senin için dua ettiklerini söylediler. | Open Subtitles | وانهم كانوا يصلون من اجلك. |
Peder, Bordeaux'da düzenli olarak benim için dua eden keşişler var demek istiyordum. | Open Subtitles | أبتي، هناك، راهبون في (بوردو) يصلون من أجلي على الدوام يصلون من أجلي على الدوام ... |
Don için dua ediyor. | Open Subtitles | (يصلون من أجل (دون |