bir katil olarak bilinen ve onları... sürekli rahatsız eden eski erkek arkadaşından başka kim olabilirdi? | Open Subtitles | مجرم معروف والذي تمت رؤيته يضايقه أمام العامة؟ |
Daha uzun süreli, her kimse onu hâlâ rahatsız ediyor. | Open Subtitles | خلال المحاكمة - شىء اكثر دواما - ايا كان فهو لا يزال يضايقه حتى الان |
Bay Hayes herhangi bir şey söylediyse, aklını kurcalayan canını sıkan bir şey, bize vereceğiniz her bilgi işimize yarayacaktır. | Open Subtitles | إذن، لو أنّ السّيد هايز ذكر أيّ شئ شيء على باله, شيء يضايقه أيّ معلومات يمكنكم أن تعطوها لنا لنكون بحال أفضل |
Onu neyin rahatsız ettiğini anlayabilecek biri varsa, o da benim. | Open Subtitles | يمكنني قراءة مشاعره وإن كان يمكنه معرفة ما يضايقه فهو أنا |
Scott Curtis, bir daha kimseyi kızdıramayacak. | Open Subtitles | سكوت كيرتيس) لن يضايقه أحدة مرة أخرى) |
Bu çığlıklara o kadar yakın çalışmak onu rahatsız etmiyor muydu? | Open Subtitles | لم يضايقه العمل خلال سماع كل هذا الصراخ؟ |
Rex öylece durup havada süzülmesini izlerdi ve onu rahatsız eden her şeyi unuturdu. | Open Subtitles | ريكس كان ليقف هناك ويشاهدها وهى تدور فى حلقات واسعة وينسى اي شيئ كان يضايقه |
Sanki onu bir şeyler rahatsız ediyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو كأن هناك شيء يضايقه |
Ve bence bu O'nu rahatsız ediyor. | Open Subtitles | و أظن أن هذا يضايقه |
Biraz rahatsız ediyor. | Open Subtitles | ذلك يضايقه قليلاً |
Nalburda canını sıkan bir çocuk vardı. | Open Subtitles | لقد كان ذلك الفتى فى متجر الأدوات من كان يضايقه |
Hayır, işyerinde canını sıkan bazı şeyler olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا, قال أن هناك شيء يضايقه في العمل |
Vicdanının onu rahatsız ettiğini biliyorum. | Open Subtitles | اعلم ان ضميره يضايقه الان، يا سيدتي |
Onu rahatsız ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | توقعت أنه يضايقه |
Scott Curtis, bir daha kimseyi kızdıramayacak. | Open Subtitles | سكوت كيرتيس) لن يضايقه أحدة مرة أخرى) |
Hiçbir şekilde onu rahatsız etmiyor gibiydi. | Open Subtitles | لم يبدو يضايقه الأمر |
- Bir şey canını sıkıyor. | Open Subtitles | جى , ايه هناك شئ يضايقه |
Görünüşe göre şu Dennis haftalardır sataşıyormuş ona. | Open Subtitles | على ما يبدو، أنّ هذا الدينيس كان يضايقه مُنذ أسابيع. |
İnsanların sigarayı bırakmaları gibidir, ilk yıl oldukça zorlanırlar ve insanlar senin yanında sigara yaktıklarında bu sıkıntı verici bir durumdur. | Open Subtitles | الأمر يشبه حين يقلع شخص عن التدخين وفي السنة الأولى يواجه صعوبة شديدة وبعدها يمكن أن يدخن الناس أمامه دون أن يضايقه ذلك |