Ön temporal lobuna baskı yapan beyin tümörünün alınması için geldi. | Open Subtitles | جاء لازالة ورم في المخ الذي يضغط على الفص الجبهي الأمامي |
Pituiter adenomada kanama var ve optik kiazmaya baskı yapıyor. | Open Subtitles | هناك نزيف في الغدة النخامية والدم يضغط على اعصاب البصر |
Ordu, Foreman'a bunun kitabına uygun olması için baskı yapıyor. | Open Subtitles | الجيش يضغط على فورمان ليتأكد ان هذا يتم وفق القواعد |
Ve ben bunu düğmeye basmayı bırakacağı için yaptığını biliyorum. | Open Subtitles | واعتقد انه فعل ذلك كي لا يضغط على الزر |
Kötü Artie damarımıza basmayı iyi biliyor. | Open Subtitles | نعم ، آرتي الشرير يضغط على أعصابنا |
Eh, Selmak beni bazı ilişkileri düzeltmeye zorluyor. | Open Subtitles | حسنا سلماك يضغط على للعمل على اصلاح الامر |
Köpek geldi ve kumandanın üzerine bastı. Böylece televizyon açıldı. | Open Subtitles | قد يدخل الكلب و يضغط على الريموت و يشغل التلفاز مُجدداً. |
Epidural kanama yüzünden oluşan şişlik beyin sapına baskı yapıyormuş. | Open Subtitles | الإنتفاخ من النزيف الصدغي يضغط على قناة الدماغ |
Anlayacağınız, vücut ağırlığı omurlara ve eklemlere baskı yapar. | Open Subtitles | حيث ان وزن الجسم يضغط على العمود الفقرى و المفاصل و هكذا |
Vali Andrew'e ve Başkan Lincoln'a baskı yapması için babama mektup yazdım. | Open Subtitles | لقد أرسلت خطابا إلى والدي أطلب منه أن يضغط على الحاكم و على الرئيس |
Shooter'ın Gilmore'u baskı altına alması lazım. | Open Subtitles | يحتاج شورتر ان يسجل هذة كى يضغط على جلمور. |
Güvenliği çağırıyorum. Karımın göz çukuruna kötü bir tümör baskı yapıyor. | Open Subtitles | زوجتى لديها ورم خبيث يضغط على تجويف عينيها |
Omurganızın boyalı röntgeninde omuriliğinize baskı yapan birsey görünmüyor. | Open Subtitles | الاشعة لعامودك الفقري مع الانصباغ تظهر أن ليس لديك أي شيء يضغط على الحبل الشوكي ل |
Sebebi bilinmeyen çok büyük bir tümörün diyaframına baskı yaptığı tespit edildi. | Open Subtitles | وجد انه هناك ورماً غير معلوم أصله يضغط على حجابها الحاجز |
CT'de, omurgandaki kavernus sinirine baskı yapan ve ereksiyona neden olan bir tümör çıktı. | Open Subtitles | الأشعه المقطعيه تُظهر ورماً في المنطقه السفليه من الشوكه و هذا يضغط على العصب الكهفي مما يؤدي إلى الإنتصاب |
Butona basmayı seven biri. | Open Subtitles | شخص ما يحب أن يضغط على أزرارك |
Hemen önlerinde, onları çok zorluyor. | Open Subtitles | يضغط على نفسه أكثر من اللازم ويتصدّر الآخرين |
Gideceğimi söylemedim. Sadece Selmak beni zorluyor. | Open Subtitles | لم اقل انى سأذهب قلت ان سلماك يضغط على |
Köpek geldi ve kumandanın üzerine bastı. Böylece televizyon açıldı. | Open Subtitles | قد يدخل الكلب و يضغط على الريموت و يشغل التلفاز مُجدداً. |