Stratejisi, onu artık bir tehlike olarak görmeyene kadar yavaşça aralarında yüzmektir. | Open Subtitles | تتمثل خطتها في السباحة ببطء وسطهم حتى لا يعودوا يعتبرونها تهديدا لهم |
Onları rahatsız edici, moral bozucu engeller olarak görüyorlar ve sonra da onları akıllarından çıkarıp mavi gökyüzünü düşünmeye başlıyorlar. | TED | فهم يعتبرونها مجرد عراقيل مزعجة ومحبطة، ومن ثم يندفعون لتأمل السماء الزرقاء. |
Bazıları ise tutucu bir gizli Hıristiyan örgütü olarak. | Open Subtitles | وآخرون يعتبرونها طائفة مسيحية سرية وشديدة المحافظة |
Bazıları ise tutucu bir gizli Hıristiyan örgütü olarak. | Open Subtitles | والأخرون يعتبرونها جماعه سريه مسيحيه مغاليه فى المحافظه |
Onu dünyanın doğaüstü harikalarından biri olarak görüyorlar. | Open Subtitles | يعتبرونها بالواقع إحدى العجائب الخارقة للطبيعة في العالم. |
Daha çok içlerinde pasta bulunan bir kırtasiye olarak görüyorlar. | Open Subtitles | وإنما يعتبرونها كمطاعم للمعجنات |
Erkekler bunu toplum ahlakından bağımsız bir tatil olarak görüyor. | Open Subtitles | شباب يعتبرونها إجازة من الآداب العامة. |
Çoğu insan bunları aynı şey olarak görür. | Open Subtitles | معظم الناس يعتبرونها شيئاً واحداً |
Burs aldığından beri, Elliot stajyerlerinin onu endokrinoloji uzmanı olarak görmesine bayılıyordu. | Open Subtitles | (منذ حصولنا على الزمالة أحبت (إليوت حقيقة أن أطباءها المتمرنين كانوا يعتبرونها خبيرة بأمراض الغدد |
Millet, burası Scranton ve birçok kişi burayı, kuzeydoğu Pennsylvania'nın Paris'i olarak kabul eder. | Open Subtitles | يا قوم، هذه (سكرانتون) والعديد من الناس يعتبرونها باريس (بنسيلفينيا) الشمالية الشرقية |