Bunun gibi insanlar bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor ve bize öğretecek çok şeyleri var. | TED | ولكن أشخاص مثل هؤلاء هم من يعرف أشياء لا نعرفها نحن ولديهم الكثير من الدروس لنتعلمها. |
Sadece katilin bilebileceği şeyleri biliyor.. Bu olasılığı dikkate almalı... | Open Subtitles | إنه يعرف أشياء لن يعرفها سوى القاتل ...ولا بد لي من النظر في إمكانية |
O, benim onun hakkında asla bilemeyeceğim şeyleri biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف أشياء عنها لا أعرفها أنا. |
Kendisi için, belki fakat bilmemesi gereken şeyler biliyor. | Open Subtitles | فى نفسه، ربما، ولكنه يعرف أشياء لا يجب أن يعرفها. |
Bu adam için çalıştım. Bu adam, bilmek istemeyeceğinizi düşündüğüm şeyler biliyor. | Open Subtitles | لقد عملت مع هذا الرجل إنه يعرف أشياء لا أعتقد أنكم تريدون أت تعرفوها |
Eddie Mario hakkında bazı şeyler biliyordu sadece kardeşime yakın olanların bilebileceği, ve tavırları hayatını kurtarmak için yalan söyleyen bir adamınkine benzemiyordu. | Open Subtitles | إدي يعرف أشياء عن ماريو ذلك فحسب شخص قريب لأخي أن تعرف، وموقفه اسن وأبوس]؛ ر أن من رجل الكذب لإنقاذ حياته. |
Bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor. | Open Subtitles | إنّه يعرف أشياء لا نعلمها |
- o şeyleri biliyor. | Open Subtitles | -هو يعرف أشياء. |
Gizli kalmalı. Onunla birlikte çalıştım. O, bilmek istediğinizi sanmadığım şeyler biliyor. | Open Subtitles | لقد عملت مع هذا الرجل إنه يعرف أشياء لا أعتقد أنكم تريدون أت تعرفوها |
Bu odadaki herkes, diğerlerinin bilmediği bir şeyler biliyor. | Open Subtitles | لكنها لا تنفع. كل شخص في هذه الغرفة يعرف أشياء لا يعرفها الآخرون هنا. |
Bize yardımı dokunacak şeyler biliyor. | Open Subtitles | .أنه يعرف أشياء التي يمكن أن تساعدنا |
Hayır. Bu adam birisi, tamam mı? Bir şeyler biliyor! | Open Subtitles | إنه شخص ما، إنه يعرف أشياء |
Bobo benimle ilgili bir şeyler biliyor. | Open Subtitles | بوبو يعرف أشياء عني |