bir şey biliyor ama söylemiyor. Bunda bir tuhaflık var. | Open Subtitles | انه يعرف شيئا لا يقوله شيئا ليس جيدا حول هذا الشأن |
Biri kimsenin bilmediği bir şey biliyor fakat bundan kime bahsedeceğini bilemiyor. | Open Subtitles | هل هذا هو فيها شخص واحد لا أحد يعرف شيئا آخر يعرف , وهذا ما |
Arena için ileri geri konuşuyor ama tarihiyle ilgili, hiçbir şey bilmiyor! | Open Subtitles | انه يتحدث بصفاقة من الساحة انه لا يعرف شيئا من تاريخها |
Bakın arkadaşlar, ben burada size dünyanın tamemen değiştiğini ve bundan hiçbirinizin haberi olmadığını anlatmaya geldim. | TED | حسنا يا جماعة، أنا هنا لأخبركم أن العالم قد تغير كليا ولا أحد منكم يعرف شيئا بخصوص ذلك. |
İş bağlantılarınızın olduğu kişiler bir şeyler biliyor olabilir. | Open Subtitles | انظر إذا كان أحد الذين يعملون في مجالك قد يعرف شيئا |
Evet, ama bakterilerin büyüme mekanizmaları hakkında bilgisi olan herkes soğuk ürünlerin marketten çıkmadan hemen önce alınması gerektiğini bilir. | Open Subtitles | نعم، لكن من يعرف شيئا عن ديناميكية نمو الجراثيم المعروف أنك تأخذ طعامك المبرد وقت الخروج من السوق |
Bir şey bildiği yok. | Open Subtitles | انه مجرد فتى صغير عنيد لم يكن يعرف شيئا |
Belki Curtis'in son film fikri hakkında bir şey biliyordur. | Open Subtitles | ربما هو يعرف شيئا ما عن فكره اخر افلام كورتيس |
Bir şey bilmediğini söylüyor. Kendini akıllı zannediyor. | Open Subtitles | قال انه لا يعرف شيئا انه يحاول ان يكون ذكيا |
birşey bilmiyor. | Open Subtitles | وقال انه لا يعرف شيئا. |
Kendisine sessiz kalması söylendiyse ya bir şeyler biliyordur ya da görmüştür. | Open Subtitles | حقيقة بأنه اُخبر بالتزام الصمت يعني أنّه يعرف شيئا أو رأى شيئا |
Birileri onunla ilgili bir şey biliyor ve konuşacak. | Open Subtitles | أحد ما , في مكان ما يعرف شيئا ما ولابد أن يتحدث |
bir şey biliyor ya da bir şeyler bilen birini tanıyor. | Open Subtitles | أنه يعرف شيئا أو يعرف أحدا يعرف شخصا أخر. |
Muhbirim Damien işime yarayacak bir şey biliyor olabilir. | Open Subtitles | مخبري ديمين قد يعرف شيئا يساعدني |
Kimse bir şey bilmiyor. Bilmemeliler de. | Open Subtitles | لا أحد يجب أن يعرف، أو يمكن أن يعرف شيئا. |
O, bu konuda hiçbir şey bilmiyor Lalit amca. | Open Subtitles | وقال انه لا يعرف شيئا عن هذا، لاليت عمه. |
Yeni baba olan adam hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | وهو لا يعرف شيئا من قريبا ليكون الأب في الأسفل. |
17 Haziran'daki olaydan başkanın haberi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | و أظن أن الرئيس لا يعرف شيئا عما حدث في السابع عشر من يونيو |
Al her zaman hesaba yazar muhtemelen haberi bile yoktur. | Open Subtitles | إن آل يوزع المشاريب طيلة الوقت على الارجح لن يعرف شيئا |
Annem hatta babam hakkında bir şeyler biliyor olabilir. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يعرف شيئا بخصوص والدتي أو حتى والدي. |
Tamam, ama o resimlere bakıyordu bir şeyler biliyor olmalı. | Open Subtitles | حسنا ولكنه كان ينظر الى تلك الصور لابد أنه كان يعرف شيئا |
Ama bunun ne olduğu konusunda hiçbir bilgisi yok, değil mi? | Open Subtitles | لكنه لا يعرف شيئا عن ماذا تكون ، أليس كذلك؟ |
Aslında bir şey bildiği yok. | Open Subtitles | انه لا يعرف شيئا عن ذلك. |
İşte hep böyle, belki birileri bir şey biliyordur ama siz dinlemeyin. | Open Subtitles | هذا هو الأمر . لا يستمعون لأي أحد الذي ربما يعرف شيئا. |
Bir şey bilmediğini söylüyor. Kendini akıllı zannediyor. | Open Subtitles | قال انه لا يعرف شيئا انه يحاول ان يكون ذكيا |
birşey bilmiyor. Boşverin. | Open Subtitles | انه لا يعرف شيئا انس الامر |
Yani belki o bir şeyler biliyordur. | Open Subtitles | اعني، ربما هذا الشخص يعرف شيئا |