Dinle, değişik tonlarda çalıyorlar. | Open Subtitles | انعم يعزفون الإيقاعات المختلفة حسنا، لمدة 55 يوما عزفنا على نفس الايقاع |
Kendilerince veda ediyorlar-- yasaklanmış çalgılarla, yasaklanmış melodiler çalıyorlar. | Open Subtitles | ماذا يفعلون؟ يقولون وداعاً بطريقتهم. يعزفون نغمة ممنوعة قانوناً على آلة ممنوعه. |
Kasabada bir geceliğine çalıyorlar, o yüzden... | Open Subtitles | حسناً،إنهم يعزفون فى المدينة ليلة واحدة فقط،لذلك.. |
Burada sadece bizim için çalan bir keman orkestrası varmış gibi davranırız. | Open Subtitles | يمكننا تخيل فرقة كبيرة من عازفي الكمان يعزفون لنا فقط ونحن نرقص |
Ve arabanızda CD'leri bulunuyor, ve senfonilere gidiyorsunuz. Ve çocuklarınız enstrüman çalıyor. Hayatınızı klasik müzik olmadan hayal edemiyorsunuz. | TED | ولديكم أقرص ليزرية في سياراتكم وتذهبون لحضور السمفونيات .. وأولادكم يعزفون الآلات ولايمكنكم تخيل حياتكم بدون الموسيقى الكلاسيكية .. |
Çok soyludurlar. Gözleri kapalı çalarlar. | Open Subtitles | إنّهم نبلاء جداً يعزفون معصوبي العيون |
Şimdi de havaalanının etrafında ksilofon çalıyorlar. | Open Subtitles | الآن يعزفون الإكسليفون وهم يلعبون البولينغ في المطار |
İçerideki siktiğimin salakları ise enstrümanlarını bile zar zor çalıyorlar. | Open Subtitles | نصف الفتيات اللاتي يأتين من هنا بالكاد يعزفون على آلاتهم اللعينة |
Kahretsin, bu şarkıyı günde 20 kere çalıyorlar. | Open Subtitles | يالهي , أنهم يعزفون تلك الأغنيه عشرينمرةفي اليوم. |
Sevgililer Günü teması. Aşk şarkısı çalıyorlar. Doğru. | Open Subtitles | هذه فكرة عيد الفالنتاين إنهم يعزفون أغاني الحب |
Hayır, sanki havada çalıyorlar, anlarsın ya! | Open Subtitles | كلا ، إنها يعزفون ما هو منتشر ، هل تعلم ؟ |
Perşembeleri Afro-Küban Jazz çalıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعزفون ذلك الشيء . الجاز الأفريقي الكوبي يوم الخميس |
"Closing time" çalıyorlar. Geçit töreni bitti demek. Şimdi asla işeme hunilerini satamayacağım. | Open Subtitles | إنّهم يعزفون تتر النهاية، وهذا يعني أنّ المهرجان انتهى، الآن لن أبيع أقمعة التّبوُّل. |
Hayır. Benim istediğim hızda çalıyorlar. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا ، إنهم يعزفون بالأيقاع الذي أعطيهم إياه |
Ve berbat bir pizza restoranında gitar çalan kemirgenlerle yemek yiyordun. | Open Subtitles | وعندما كنتِ متواجدة في مطعم بيتزا فظيع مليء بفئران يعزفون الغيتار؟ |
İki özgürlük ustası çalıyor, Amerikan sanatının bar müzisyenleri tarafından yozlaştırılıp, yok olmasından önceki yegane mirası: | Open Subtitles | اثنان من عظماء الحرية يعزفون قبل فساد الفنّ على يد ملايين المغنيين السيئين الذين دمّـروا ميراث أمريكا الفنّي الوحيد |
Ben Teddy ile tahterevallide şarkı söylerim, onlar da çalarlar. | Open Subtitles | إنّهم يعزفون عندما نمارس أنا و "تيدي" الجنس |
St. John's Trio artık orada haftada dört gün çalacak. | Open Subtitles | الثلاثي سانت جون يعزفون حالياً هناك لأربع ليال في الأسبوع. |
Ve çok bilinen bir parça çalacaklar... | Open Subtitles | وسوف يعزفون المقطوعة التي |
Berbat bir grupta çalıp zekânızın 26 yaşında geçtiğinden yakınıyorsunuz. | Open Subtitles | يعزفون في فرقة سيئة و يتذمرون أن عقلهم مضطرب في السادسة و العشرين |
Onlar Boccherini'den* parçalar çalarken birisi gelip yaşlı kraliçenin öldüğünü söylemişti. | Open Subtitles | وبينما كَانوا يعزفون الكونشرتو جاء شخص ما وقال الملكة الأم توفت |
Ben sesli seviyorum! müzik çok yumuşaksa, ne çaldıklarını söyleyemiyorum. | Open Subtitles | أحبها عالية فلو انها كانت هادئة لا استطيع معرفة ما يعزفون |