Ama uzun bir süre bakıştıktan sonra ona sadece kraker veriyorlar herkesin sevdiğini düşündükleri şeyi yani. | TED | ولكن بعد التحديق لفترة، كانوا يعطونها البسكويت، أي ما يعتقدون أن على الجميع أن يحبه. |
O kadar çok arazileri var ki bedavaya veriyorlar. | Open Subtitles | عندهم كثيرا جدا من الأراضى أنهم يعطونها مجانا |
Tek söyleyebileceğim, bu ilaç o kadar güçlü ki bunu Komünistlere veriyorlar. | Open Subtitles | كل ما أستطيع أن أقوله لكم انها قوية جدا لدرجة أنهم يعطونها للشيوعيين |
İneklere verilen antibiyotikler ve hormonlar hakkında makale okudum da. | Open Subtitles | قرأت تلك المقالة عن المضادات الحيوية والهرمونات التي يعطونها للأبقار |
Burada yürüyen hiç bir salağa vermezler. | Open Subtitles | انهم لا يعطونها الى ايّ احمق يأتي الى هنا |
güç olsun ya da olmasın, çünkü hastaya verdikleri oksijen oranına bakarak gaz akışını düzenleyebilirler. | TED | سواء وجدت الكهرباء أم لا، لأنه يمكنهم معايرة التدفق اعتمادا على نسبة الأوكسجين التي يعطونها للمريض. |
Tüm hünerlerini onun üzerinde deniyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعطونها أفضل ما لديهم |
Patlayıcıyı Çinliye veriyorlar... onu içeri yolluyorlar, 45 - 50 ton kaya aşağı iniyor... | Open Subtitles | يعطونها للصينيين... يرسلونه تحت، فينهار 40 أو 45 طناً من الحجارة |
Tüm iyi şarkılarını ona veriyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعطونها كل أغانيهم الجيدة |
Ahbap, öylesine veriyorlar. | Open Subtitles | صاح , انهم تقريبا يعطونها مجانا |
Şimdi önüne gelen salağa veriyorlar. | Open Subtitles | والأن يعطونها لأي مشارك يشارك؟ |
Artık en şişman papağanı olana mı veriyorlar? | Open Subtitles | هل يعطونها الآن لصاحب اسمن ببغاء؟ |
- Herkese veriyorlar onu. | Open Subtitles | كيف حصلت على رخصة السير ؟ يعطونها لأي شخص -الضرائب ؟ |
Bunu kemik iliği bağışı yapanlara veriyorlar. | Open Subtitles | يعطونها للمتبرعين بنخاع العظام |
Doğum günü partilerinin sonunda verilen hediye poşetlerinden ilham aldım. | Open Subtitles | من طرف الأكياس الجديدة التي يعطونها في نهابة حفلات أعياد الميلاد. |
Ona verilen parayı biriktiriyor. | Open Subtitles | "كلا، إنه يحتفظ بالقروش القليلة التي يعطونها له في الورشة" |
Hotch kurbanlara verilen doğum öncesi ilaçlara odaklanmak istiyor. | Open Subtitles | هوتش) يريد التركيز على أدوية ما قبل الحمل) التي كان المجرمان يعطونها للضحايا |
Yaptıklarım için bana madalya vermezler. | Open Subtitles | لن يعطونها لي للأشياء التي فعلتها |
- Ben mi? Teşekkürler! - Bunu kimseye vermezler. | Open Subtitles | إنهم لا يعطونها لأي أحد |
Ona verdikleri bando çizelgelerindeki parçaları çalabilirdi ancak yapmadı. | Open Subtitles | كان بإمكانه عزف النوتة الموسيقية التي كانوا يعطونها إليه. |
Bana verdikleri şeylerin içine bakmam. | Open Subtitles | لا انظر الى ما في الاشياء التي يعطونها لي ، اخي |
Tüm hünerlerini onun üzerinde deniyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعطونها أفضل ما لديهم |