Deitrich Banning, uluslararası su şirketlerinin müdürleri ile bir toplantı yapıyor. | Open Subtitles | بانينج يعقد اجتماع مع كبار المديرين التنفيذيين لشركة المياه الدولية |
muhasebecisi veya avukatı ile toplantı yapıyor, geceleri, daima evde kalıyor, ve eğer olurda dışarı çıkarsa, yeni eşiyle beraber bir iki klübe ya da hep aynı restoranlara gidiyor. | Open Subtitles | ثم يبدأ بالعمل ثم يعقد اجتماعاً مع محاسبه، أو مع محاميه في الليل، يبقى عادة في المنزل |
Bu benim vakam, burada olmanız hayatımı karıştırıyor ve karışıklıkları sevmem. | Open Subtitles | هذه قضيتي و وجودكم هنا يعقد حياتي و أنا لا أحب التعقيد |
Bu koalisyon sistemi her şeyi karıştırıyor, ben de ABD'de her zaman seçimlerin sona ermesini merakla bekliyorum, çünkü birliktelik göstermeniz gereken bir an oluyor. | TED | لذا فإن نظام التحالفات يعقد الأمور كلها، وأنا دائماً أنتظر هنا في الولايات المتحدة الانتخابات الأولية، انتهاء الانتخابات الأولية لأنها اللحظة التي تريد فيها أن تظهر بها الوحدة. |
Rocco kafasına bir şey koydu mu yapar bunu biliyorsun. | Open Subtitles | عندما يعقد "روكو" عزمة على شئ لا يستطيع أحد منعه |
Dante bir profesyonel ile iş yapmaz. Rüşvet veya tehdide boyun eğmez. | Open Subtitles | . دانتى لن يعقد صفقه مع محترف . هو لن يرتشى او يتم تهديده |
Etkilenmediğimi söyleyemem ama bu işleri kesinlikle karıştırır. | Open Subtitles | حسنا، لن أقول أنني لست مندهش ولكن هذا بالتأكيد يعقد الأمور |
Klon askerleri hızla kayıp verirlerken, Galaktik Senato, savaşın gerçek maliyetini görüşmek için acil bir oturum düzenliyor. | Open Subtitles | بينما قوات المستنسخين تعاني من الخسائر بمعدلات خطيرة مجلس شيوخ المجرة يعقد جلسة طارئة |
Anladığım kadarıyla bu işleri daha az karmaşıklaştırıyor. Öyle değil mi? | Open Subtitles | أعتقد إن هذا يعقد الأشياء صحيح؟ |
Muhasebecisi veya avukatı ile toplantı yapıyor. | Open Subtitles | ثم يبدأ بالعمل، يعقد اجتماعاً مع محاسبه، أو مع محاميه |
Başkan, basına kapalı bir toplantıda emniyete geliştirilmiş silah alma görüşmeleri yapıyor. | Open Subtitles | يعقد العمدة اجتماعاً معلقاً يناقش فيه تزويد قوى الأمن بأسلحة مطورة . |
Adam Tanrı'sıyla pazarlık yapıyor! | Open Subtitles | تشيهواهوا أنه يعقد الصفقات مع ربه |
Deitrich Banning, uluslararası su şirketlerinin müdürleri ile bir toplantı yapıyor. | Open Subtitles | ...بانينج يعقد اجتماع مع كبار المديرين التنفيذيين لشركة المياه الدولية |
Yargıç bir anlaşma görüşmesi yapıyor, biraz zaman alır. | Open Subtitles | القاضى يعقد مؤتمر تسوية، وسيستغرق فترة |
Bu işleri biraz karıştırıyor. | Open Subtitles | هذا يعقد الأمور بعض الشئ |
Adam her şeyi karıştırıyor ya! | Open Subtitles | هذا الرجل يعقد الأمور دائما |
- İşleri karıştırıyor. | Open Subtitles | ـ هذا يعقد الأمور أكثر. |
Anlaşma olacaksa Lopez yapar, sana bok yemek düşer. | Open Subtitles | ، إذا أراد أن يعقد صفقة فهذا يعود إليه وليس لك |
İş hayattında, insanlar anlaşma yapar, ama insanlar güvenilmezdir. | Open Subtitles | في الأعمال، يعقد الناس اتفاقات. لكن، لا يمكن أن يؤتمن الناس. |
O sadece uyuşturucu tacirleri ve terörist gruplarla anlaşma yapar. | Open Subtitles | يعقد صفقات فقط مع تجار المخدّرات والجماعات الإرهابية |
Büyücü pek hoş anlaşmalar yapmaz. Özellikle de karanlığa boyun eğmiş kişilerle... Aynı senin gibi... | Open Subtitles | لا يعقد المشعوذ اتّفاقات بائسة لا سيّما مع الذين بداخلهم ظلام مثلكِ |
Cinsel baskıdan nefret ederim Vince. Her zaman kafa karıştırır. | Open Subtitles | أكره التوثر الجنسي دائماً يعقد الأمور |
Başkan Yardımcısı bugün medyatik bir konferans düzenliyor. | Open Subtitles | نائب الرئيس يعقد مؤتمر في مكان مفتوح جداً اليوم. |
Ve bu kesinlikle Naomi ile benim aramdaki ilişkiyi de karmaşıklaştırıyor. | Open Subtitles | وهو يعقد الاشياء بيني وبين (نعومي) |