Hassas bir tahliyenin ortasında olduğumuzu biliyor. Tam bu sırada aradı. | Open Subtitles | يعلم أننا نقوم بعملية إخلاء حساسة ومع ذلك اتصل بي خلالها |
Tabii, burada zokayı yutmaz. Çok dikkatli olduğumuzu biliyor. | Open Subtitles | بالطبع لن يقع فى الفخ هنا إنه يعلم أننا متيقظون للغاية |
Burada olduğumuzu biliyor. Şehre yaklaşınca onunla tekrar temas kuracağız. | Open Subtitles | إنه يعلم أننا هنا ، سنتصل به مرة أخرى في أقرب وقت نقترب من المدينة |
Ve tanrı biliyor ki bunun hepsini yakmayı istemiyoruz. Çünkü havaya inanılmaz bir karbon salımına neden olur. | TED | والله يعلم أننا لا نريد حقاً إحراقه كله. لأنه سيبعث كميات ماهولة من الكربون في الهواء. |
Ayrılırken kimse bizi görmedi, kimse burada olduğumuzu bilmiyor. | Open Subtitles | لم يرانا احد ونحن نرحل ولا أحد يعلم أننا هنا |
Peşinde olduğumuzu biliyor ve bilerek çözülme ihtimali çok düşük olan dikkat çekmeyen dosyaları alıyor. | Open Subtitles | يعلم أننا نلاحقه ويتخذ بعتمد قضايا التخفي المكشوفة بلا فرص لتنظيفها |
Adam peşinde olduğumuzu biliyor, onu nerede bulabileceğimizi araştırın. | Open Subtitles | اكتشفوا أين نقوم بالبحث عن شخص؟ يعلم أننا نبحث عنه |
Zevlos peşinde olduğumuzu biliyor, ha diyince ortaya çıkmayacaktır. | Open Subtitles | الآن,بما أن زيفلوس يعلم أننا نتعقبه لن يظهر كثيرا |
Burada olduğumuzu biliyor. Büyük ihtimal arayacaktır bizi. | Open Subtitles | هو يعلم أننا هنا في الأسفل وربما سيقوم بالبحث عنا |
Sherrington onun peşinde olduğumuzu biliyor. | Open Subtitles | النقيض تماما لبخير شرينغتون يعلم أننا نسعى وراءه |
Bizim burada olduğumuzu biliyor.. Bütün SFPD'nin. | Open Subtitles | لقد كان يعلم أننا سنأتي إلى هنا كُل أفراد قسم شرطة سان فرانسيسكو |
Hayır, nerede olduğumuzu biliyor. Ama bu onun başyapıtı. | Open Subtitles | لا, إنه يعلم أننا هنا ولكن هذه آلته |
Kurtuldu. Burada olduğumuzu biliyor. Bu sadece kafası. | Open Subtitles | لقد عبر ، إنهُ يعلم أننا هنا - إنهُ رأس فحسب - |
Biri ya da birşey burada olduğumuzu biliyor. | Open Subtitles | شخص ما أو شيء ما يعلم أننا هنا |
Artık ensesinde olduğumuzu biliyor. | Open Subtitles | فهو الآن يعلم أننا نسانده بهذه الطريقة |
Çünkü Tanrı biliyor ki ben koymadım. | Open Subtitles | لأن الله يعلم أننا لم نفعل هذا |
Tanrı biliyor ki buraya kadar geldik. | Open Subtitles | الرب يعلم أننا بذلنا ما في وسعنا |
Kimse burada olduğumuzu bilmiyor. Keşke arkadaşlarıma nereye gideceğimizi söyleseydim. | Open Subtitles | لا أحد يعلم أننا هنا، كان ينبغي عليّ إعلام أحد رفاقي عن مكان ذهابنا |
Kimse aşağıda olduğumuzu bilmiyor, değil mi? | Open Subtitles | لا أحد يعلم أننا هنا في الأسفل, اليس كذلك؟ |
Çünkü bizden nasıl davranmamız gerektiğini bildiğimizi bildiğini bildiğimizi biliyordur. | Open Subtitles | لأنه يعلم أننا نعلم ما يعلم لذا ما يريده أنه يريدنا أن نتصرف |
Diğer herkes bu sabah ne olacağını biliyor mu? | Open Subtitles | هل الجميع يعلم أننا سوف ننفذ ذلك هذا الصباح؟ |
Güney Carolina'dan Terry ve Oliver olduğumuzu, Fox ekibinin üyeleri olduğumuzu biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أننا كنا تيري وأوليفر من جنوب كارولينا، وأعضاء فريق فوكس، |
Telefon numaramı biliyor. Gitmek istediğimizi biliyor. | Open Subtitles | هو يعلم أننا هنا، يعلم رقم الهاتف، يعلم أننا نريد الذهاب. |