Peki röportajım ne olacak? Başkan West bunu size vermemi istedi. Tabiî ki, bu savaş demek. | Open Subtitles | -طلب مني العمدة أن أعطيكي هذا بالطبع تدرك أن هذا يعني الحرب |
Herhalde, bunun savaş demek olduğunun farkındasın. | Open Subtitles | أنتَ تدرك بالطبع أنّ هذا يعني الحرب |
Nişanlanmak, evlilik demek ve bu evlilik ise, savaş demek. | Open Subtitles | -الخطبة تعني الزواج وهذا الزواج يعني الحرب |
Eğer başarısız geçerse, bu da neredeyse savaş demektir. | Open Subtitles | لو أنها باءت بالفشل فهذا تقريباً يعني الحرب |
Bizden birini öldürdüler bu da savaş demektir. | Open Subtitles | قاموا بقتل أحدنا، ذلك يعني الحرب |
Rusya'nın seferberlik ilanı, Almanya için Savaş anlamına geliyordu. | Open Subtitles | فبالنسبة لألمانيا ، كان تحريك روسيا لقواتها يعني الحرب. |
Bu savaş demek. | Open Subtitles | هذا يعني الحرب. |
Centaur arazisini. Bu savaş demek. | Open Subtitles | وهذا يعني الحرب |
O zaman sanırım bu savaş demek. | Open Subtitles | إذا هذا يعني الحرب |
Bu da savaş demek! | Open Subtitles | وهذا يعني الحرب |
Bu savaş demek. | Open Subtitles | لا, هذا يعني الحرب |
Ama bu savaş demek! | Open Subtitles | لكن هذا يعني الحرب! |
Bu savaş demek. | Open Subtitles | هذا يعني الحرب |
Tamam, bu savaş demektir. | Open Subtitles | حسنا, هذا يعني الحرب |
Beyefendi, bu savaş demektir. | Open Subtitles | هذا يعني الحرب |
Bu savaş demektir! | Open Subtitles | هذا يعني الحرب |
Bu, savaş demektir. | Open Subtitles | هذا يعني الحرب |
- Bu savaş demektir. | Open Subtitles | ذلك يعني الحرب |
Umarım bunun Savaş anlamına geldiğini anlıyorsundur. | Open Subtitles | حسنا ، أتمنى أن تكون أدركت أن هذا يعني الحرب |
Albay haklı. Savaş anlamına gelir Abu. | Open Subtitles | العقيد على حق هذا يعني الحرب أببو |
Tabii bunun Savaş anlamına geldiğini anlamışsındır. | Open Subtitles | بالطبع, تدرك هذا, هذا يعني الحرب |