Madde 42: "Boyu bir milden uzun olanlar mahkeme salonunu hemen terk etmelidir." | Open Subtitles | القانون 42: جميع الأشخاص بارتفاع أكثر من ميل يجب أن يغادروا المحكمة فوراً |
Bu nedenle siyahlar Amerika'yı terk etmeli ve ana vatanlarına geri dönmeliydi. | Open Subtitles | .. لذا على السود أن يغادروا أمريكا و يعودوا إلى أرضهم الأم |
General,onlar ayrılmadan onlara cevap vermeliyiz. | Open Subtitles | جنرال , لا بد أن نجيب . قبل أن يغادروا , سيدى |
- Eğer gitmezlerse... - Eminim onları öldürmekten başka seçenekler de vardır. | Open Subtitles | اذا لم يغادروا أنا على ثقة من أن هناك خيارات أخرى بخلاف قتلهم |
Bu yüzden asla gitmeyecekler. Sen de gitmeyeceksin. | Open Subtitles | لذا, هم لن يغادروا , ولا أنت أيضا |
Beraber büyüdüğü bazı arkadaşları hiç ayrılmadılar. | Open Subtitles | بعض الأصدقاء الذين كبر معهم لم يغادروا قط |
Bana geleceksin, yoksa onlar asla Mısır'dan çıkmayacak. | Open Subtitles | سوف تأتى لى أو أنهم لن يغادروا مصر أبدا |
Ben de insanlar odayı terk ettikten sonra konuşmaya devam ediyorum. | Open Subtitles | غالبا ما أستمر في الكلام لفترة بعد أن يغادروا الناس الغرفة |
Tavsiyem, o ve diğer generallerin odayı terk etmesi yönünde. | Open Subtitles | نصيحتي بأن عليه هو وبقية الجنرالات أن يغادروا الغرفة أيضاً. |
Bu nedenle, siyahlar Amerika'yı terk etmeli ve ana vatanlarına geri dönmeliydi. | Open Subtitles | على السود أن يغادروا أمريكا و يعودوا إلى أرضهم الأم |
"Hindular, yaşamak istiyorsanız Keşmir'i terk edin" diyorlardı. | Open Subtitles | قالوا لو الهندوس يريدون البقاء على قيد الحياة يجب ان يغادروا كشمير |
Ailelerimizden burayı terk etmelerini istediniz ve evlerimizi yıktınız. | Open Subtitles | شعبك طلب من عائلتنا أن يغادروا مدينتهم لقد قمتم بتدمير منازلنا |
Dinlesinler. Ülkeyi hemen terk etmeliler Tartışma yok. | Open Subtitles | وتأكد بأن يستمعوا يجب أن يغادروا الدولة حالاً |
Sizin yerinizde olsaydım onlar ayrılmadan önce çabucak oraya giderdim. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لذهبت إلى هناك بسرعة قبل أن يغادروا مرة أخرى. |
Çoğu kişi otelden ayrılmadan önce seminerin bitmesini bekler. | Open Subtitles | ينتظر معظم الأشخاص انتهاء الندوة قبل أن يغادروا |
Çoğu kişi otelden ayrılmadan önce seminerin bitmesini bekler. | Open Subtitles | ينتظر معظم الأشخاص انتهاء الندوة قبل أن يغادروا |
Eğer yedikten sonra gitmezlerse onlara bir ders vereceğiz. | Open Subtitles | إذا لم يغادروا بعد ذلك، سنلقّنهم درسًا. |
Hiç gitmeyecekler sandım. | Open Subtitles | أخيرا ,لقد ظننت انهم لن يغادروا ابدا |
Bilmiyorum, ama kendi istekleriyle ayrılmadılar. | Open Subtitles | لا أعلم لكنهم لم يغادروا برغبتهم |
Bana geleceksin, yoksa onlar asla Mısır'dan çıkmayacak. | Open Subtitles | سوف تأتى لى أو أنهم لن يغادروا مصر أبدا |
gitmediler, kaçtılar. Felixolmayanyer adlı ülkeye. | Open Subtitles | لم يغادروا ، لقد هربوا إلى "مكان يسمّى "لا وجود لـ فيلكس |
Ulusal güvenliğe yönelik bir tehdit olmadıklarını kesinleştirene kadar hiçbir yere gitmiyorlar. | Open Subtitles | حتّى نتيقّن من كونهم لا يمثّلون خطرًا للأمن القوميّ، فلن يغادروا المكان. |
Oraya sakin, kibar bir şekilde geri gitmeni ve... kriz eksperlerine defolup gitmelerini söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | بكل هدوء وأدب وأخبر مقيمي المخاطر أن يغادروا |
Neden şehri terketmediler? | Open Subtitles | لماذا لم يغادروا المدينة؟ |