Büyük ihtimal flört edecek karım olmadığı için... yardım etti bana. | Open Subtitles | الذي ساعده على الأرجح عدم وجود زوجة لديّ حتّى يغازلها |
73 yılındaki partide, şu William'ın flört ettiği uzun bacaklı sarışın var ya? | Open Subtitles | تعرفين تلك الشقراء ذات السيقان التي رأيتِ "ويليام" يغازلها في الحفلة عام 73؟ |
Ne kadar da yüzsüz, hemen flört etmeye başladı, kardeşim. | Open Subtitles | إنه عديم الإحساس إنه يغازلها فقط , أخي - |
Çocuk onunla biraz flört etmiştir. | Open Subtitles | ومن المحتمل أن يغازلها قليلاً |
Muhtemelen babam onunla flört ediyordu. | Open Subtitles | ربما كان يغازلها |
Bence geldiği andan beri çapkınlık eden ve Anna'yla flört eden Lord Gillingham'ın uşağıydı. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان خادم اللورد(جيلينغهام)، الذي أثارها. وكان يغازلها منذ لحظة وصوله. |
Raj bildiğin flört ediyordu. | Open Subtitles | كان يغازلها |
Onunla flört eder. | Open Subtitles | يغازلها |