| Ama harika şeyler yapıyor, gerçekten çok çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يفعل اشياء عظيمه على أى حال يعمل بشده |
| Şimdiden imkansız olduğunu düşündüğüm şeyler yapıyor. | Open Subtitles | إنه بالفعل يفعل اشياء ظننت انّها مستحيلة |
| Bazıları açıklayamadığım şeyler yapıyor. | Open Subtitles | بعض منهم يفعل اشياء لايمكنني حتى تصورها بحق الجحيم |
| Senin gibi bir erkek, öyle bir sahnede büyük şeyler yapabilir. | Open Subtitles | رجل مثلك يمكنه ان يفعل اشياء كثيرة بمسرح كهذا |
| Bir muhabir, bir insan nasıl bu kadar kötü şeyler yapabilir? | Open Subtitles | كيف لمراسل أو بشرٍ عادي ان يفعل اشياء كهذه ؟ |
| Muhtemelen onu öldürüp cesedine iğrenç şeyler yapacak. | Open Subtitles | على الارجح سوف يقتلها ثم يفعل اشياء غريبة بالجثة |
| Henry'nin yüzünden. Korkunç şeyler yapıyor. | Open Subtitles | انه هنري , انه يفعل اشياء اشياء مريعة |
| - Kötü şeyler yapıyor. - Şey... | Open Subtitles | انه يفعل اشياء سيئة جدا |
| İyi şeyler yapıyor. | Open Subtitles | انه يفعل اشياء جيده |
| Leonard, seni mutlu etmek için sevmediği şeyler yapıyor ama. | Open Subtitles | "لينارد" يفعل اشياء لايحبها كي يسعدك |
| Tasa, insan iradesine tuhaf şeyler yapabilir. | Open Subtitles | الحزن يفعل اشياء غريبة بالعقل |
| Ben öyle aptalca şeyler yapacak biri değilim. | Open Subtitles | أنا لست من النوع الذى يستهتر او يفعل اشياء غبية |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 