Bu şeyler yumurtadan çıkar çıkmaz öldürmeye başlar ve arkalarında yıkım bırakır. | Open Subtitles | يقتلون في الدقيقة التي يفقسون فيها ويتركون وراءهم آثاراً واضحة |
Yavrular, yumurtadan çıkınca bu çok değerli gıdayla beslenecekler. | Open Subtitles | سيمدّ صغارها بطعام قيّم عندما يفقسون في آخر الأمر. |
Darwin,eşek arıları gibi bazı canlıların yumurtalarını diğer böceklerin larvalarının içine bıraktığının ve böylece yumurtadan çıkan canlının onlarla beslendiğini fark etti. | Open Subtitles | لقد عرف كيف أن بعض الحشرات، مثل هذا الدبور الطفيلي، تضع بيضها داخل يرقات حشرات أخرى، حتى يتغذى عليها صغارها، حين يفقسون بيضاتهم. |
Yumurtalardan bir sürü minik iblis mi çıkacak? | Open Subtitles | والآن سوف يفقسون الكثير من الشياطين الصغار؟ |
Yumurtalardan bir kez çıktılar mı onları üzerimize salar. | Open Subtitles | -{\pos(190,230)}... . حالما يفقسون و تطلقهم |
Şimdi, yavrular yumurtadan çıkarken o ölüyor. | Open Subtitles | والآن، بينما يفقسون... فإنها تحتضر. |
Adamım, bunların Berk'te yumurtadan çıkmaması iyi olmuş. | Open Subtitles | من الجيد أنهم لا يفقسون في ( بيرك ) |
yumurtadan çıkıyorlar. | Open Subtitles | وهنا يفقسون. |
yumurtadan çıkıyorlar. | Open Subtitles | انهم يفقسون |