Bir kamyonetin olduğunu bilmek harika; ama herkesin ne düşündüğünü bilmemiz gerek, işte o zaman oldukça karışık bir problem hâline geliyor. | TED | معرفة أن هذه شاحنة نقل، رائع، لكن ما يجب حقا أن نعرفه هو ما يفكر به كل شخص، لذا أصبحت مشكلة معقدة. |
Kate, hepimiz ona inandık. Ama bu adamın gerçekten ne düşündüğünü bilmek imkansız. | Open Subtitles | كيت , كلنا صدقناه و لكن لا يوجد طريقة لمعرفة بما يفكر به |
derler, 20'li yaşlarındakilerin yaptığı ve düşündüğü şeyleri değiştirmek istiyorum. | TED | أريد أن أغيّر ما الذي يفعله و يفكر به الأشخاص في العشرينيات. |
Babası burada bu halde yatıyor, oğlu sadece kendini düşünüyor. | Open Subtitles | والده يرقد هنا هكذا وجُلّ ما يفكر به هو نفسه |
aklından neler geçiyor bunun? | Open Subtitles | ما الذي يفكر به ؟ لقد تجاوزت الساعة الثالثة |
İnsanların ne düşündüklerini anlamakta güçlük çekiyorum. | Open Subtitles | لدي صعوبة في إدراك ما يشعر به الناس أو يفكر به الناس |
Beyaz bir insan beyaz oyuncularla yarışamayacağımızı düşünüyordu. | Open Subtitles | ذلك الطريقه التي كان يفكر به أى شخص أبيض. بأنّنا لا نستطيع أن نتنافس مع اللاعبين البيض. |
O insanların ne düşündüğünü umursamıyor ama korkarım ki ben umursuyorum. | Open Subtitles | إنها لا تهتم أبدًا بما يفكر به الناس، ولكن أنا أهتم |
Turuncu alanlar, beyninizin ilgi ve sosyal zekayla ilgili alanları -- başka birinin ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışma, hissetme ve planlama ve duygusal ödül. | TED | بالبرتقالي، ترى مناطق في الدماغ متعلقة بالإنتباه، الذكاء الإجتماعي وذلك يعني توقع ما الذي يفكر به شخصٌ آخر وما يشعر به ويخطط له والمكافئة العاطفية. |
Ama benim deli adamlarımın ne düşündüğünü söyleyeyim. | Open Subtitles | لكنني سأقول لك ما يفكر به جنودي المجانين |
Kendisine sorulana kadar ne düşündüğünü söylememelidir. | Open Subtitles | لا يجب أن يتحدث بما يفكر به إلا عندما يُسأل |
Bu ne kadar nadir, biliyor musun? düşündüğünü olduğu gibi söylemek. | Open Subtitles | هل تعلمين انه من النادر ان يقول الانسان ما يفكر به بالضبط |
ne düşündüğünü umursamayıp mutlu olduğun gün, daha da iyi olacaksın. | Open Subtitles | انت مشروع انسان جيـد ،، و اليوم الذي ستتوقف فيه عن الاهتمام بما يفكر به الآخرون و تُسعد نفسك ،، ستكون أفضل |
Bu mesele tam olarak birbirlerine ne yaptıkları meselesi değil, izleyicilerin ekran karşısında ne düşündüğü meselesi. | TED | والموضوع لا يتعلق بماذا يفعل طرف ما للاخر فقط، بل إن ما يعتقده و يفكر به الجمهور هو ما يشكل جوهر هذا الموضوع. |
Hiç kimsesi yok. Tek düşündüğü işi. | Open Subtitles | انه ليس له أحد, وكل ما يفكر به طول الليل و النهار هو عمله |
Düşündüğün zaman sadece herkesin düşündüğü şeyi söylüyor. | Open Subtitles | حين تفكر بالموضوع انها كانت تقول ما يفكر به الجميع |
Keith atını arkada bıraktığı için çok mutluydu. ne düşünüyor acaba? | Open Subtitles | .وكيث سعيد جدا ً ليترك حصانه وراء ظهره ما الذي يفكر به ؟ |
Kalbinin elbise içinde olmadığı söylenebilir çünkü sürekli atları ve o ahırdaki kızı düşünüyor. | Open Subtitles | كان كل ما يفكر به هو الأحصنة وفتاة الإسطبل |
O gün babamın aklından neler geçtiğini kimse bilmiyor. | Open Subtitles | لا أحد كان يعرف ما الذي كان يفكر به في تلك الليلة. |
ne düşündüklerini anlayabiliyordum. | Open Subtitles | يمكنني أن أجزم ما الذي كان يفكر به هؤلاء الشباب |
Buna kafayı takmıştı, gece gündüz bunu düşünüyordu. | Open Subtitles | كان مسيطراً عليه يفكر به طوال الليل والنهار |
Otizmi düşündüklerinde insanların aklına gelen ilk şey bu. | TED | هذا أول شيء يفكر به الناس عندما يفكرون بالتوحد. |
Bu ailede kimse artık bir şey düşünmüyor. | Open Subtitles | هذا كل ما يفكر به كل شخص في هذه العائلة بـعـد الآن |
Kimsenin daha önce düşünmediği bir tanı testi bulmamız biraz zaman aldı. | Open Subtitles | لقد أخذنا بعض الوقت للتفكير في فحص تشخيصي لم يفكر به أحدٌ من قبل |