Buna karşı konulmaz dürtü diyebiliriz. Savunmanı bu şekilde yapabiliriz. | Open Subtitles | يطلق عليه دافع لا يقاوم , وهذا هو دفاع قانوني |
Ben, Bud Bundy, kuzenimin evliliğinin bitmesine sebep olan karşı konulmaz kişiyim. | Open Subtitles | أنا، برعم بندي، وأنا لا يقاوم واحد الذين فضت الزواج ابن عمي. |
Ego, kendini koruma ile otomatik olarak bu dürtüye karşı koymaz mı? | Open Subtitles | و الكبرياء ، و يقاوم الدفاع الذاتي فى النفس الحافز المؤثر ذاتيا |
Ve fakat insanlar ilginç bir şekilde evrimsel düşünmeyi, normal düşünmeye -bizim düşünmemize- uygulamaya direniyor. | TED | ومع ذلك يقاوم الناس بشكل ملفت للنظر.. فكرة تطبيق نظريات التطور لطرق التفكير..طرق تفكيرنا. |
mücadele etmiyor, kaçmaya çalışmıyor. Bence, mahalledeki çocuklardan... | Open Subtitles | لم يكن يقاوم, لم يكن يحاول الهروب نعرفون, أريد أن أضيف |
Aramızdan sadece birkaç kişi kalınca uzak bir ülkeye gitmek için dayanılmaz bir çekim hissedeceğiz ve orada ödül için savaşacağız. | Open Subtitles | فقط عندما البعض منا يرحلون نحن سنشعر بتأثيرلا يقاوم نحو الأرض البعيدة |
Bir dakika boyunca Case'e karşı dayanabilirsen, 100 dolar alıyorsun. | Open Subtitles | هو الذي يقاوم دقيقة واحدة الحال مع فوز 100 دولار. |
Tren raylardan geçerken hiçbir mafsal karşı koymayacak. Her şey yerle bir olacak. | Open Subtitles | عندما يخرج القطار عن المسار لن يقاوم مفصل واحد ، كل شيء سيتحطم |
Sen de kesinlikle karşı konulamaz birisin. Tanrım hele o dilin yokmu! | Open Subtitles | أنتِ هو الذي لا يقاوم يا إلهي , هذا اللسان الخاص بك |
Çok güzel görünüyor, karşı konulmaz çekiciliğimi görmezden gelmeye çalış. | Open Subtitles | محاولة التغاضي عن بلدي تبدو جيدة جدا، سحر لا يقاوم. |
Bir erkek için ona aşık bir kadın en karşı koyamadığı şeydir. | Open Subtitles | لاشيء لا يقاوم بالنسبة للرجل أكثر من امرأة واقعة في حبه. |
Fakat bu ve bunlar, kendini savunurken olmuş, demek oluyor ki karşı koymuş. | Open Subtitles | لكن هذا الجرح وهذه الجروح كانت دفاعية بمعنى انه حاول أن يقاوم |
Böyle bir ödüle asla karşı koyamaz. | Open Subtitles | مثل هذه الجائزة التي هو ما تمكن أن يقاوم. هو سيحاول حتما سله. |
Bu yerler ilkelliğin, tarihin ve klasik olanın bir karışımıdır ve bu bence karşı konulmaz bir şey. | Open Subtitles | مزيج ما بين البدائية و العراقة شىء لا يقاوم |
- Program yüklenmiyor. - direniyor. | Open Subtitles | هذا لا يجدي ، فالبرنامج لا يقوم بالتحميل إنه يقاوم |
Eğer gerçekten İblis'in hizmetkarıysa, neden direniyor? | Open Subtitles | لو كانوا حقا يخدمون الشيطان فلماذا يقاوم هو ؟ |
Yaralarıyla mücadele etmek için beni dinliyordu. | Open Subtitles | وكان يستمع للعزف الخاص بي كما لو أنّه يقاوم جروحهُ |
Bu saldırıya uğradığı zaman, hareket veya mücadele etmediğinin göstergesi. | Open Subtitles | الجروح كانت متساوية وليست عشوائية وهذا يضع احتمالية أنه لم يكن يتحرك أو يقاوم |
Eskilerde kimin ne düşündüğünü ve kızların dayanılmaz bulduğu şeyleri önemsemezdik. | Open Subtitles | بذلك الوقت لم نكن نهتم بآراء الآخرين والفتيات وجدوا فينا ذلك لا يقاوم |
Tevkife direnen mafya üyesi. Böyle bir şeyden o kadar az kefaletle sıyrılamazsın. | Open Subtitles | رجل حصيف معروف يقاوم الاعتقال و يخرج من شيء كهذا بكفالة منخفضة |
İnsanların çoğu karşılık vermekten korkuyor. Çoğu umudunu kesmiş. | Open Subtitles | الشعب خائف جداً كي يقاوم ,معظمهم فقد الأمل بالفعل |
Aşırı güçlü, dayanıklı ve akıllı olabilir. | Open Subtitles | وجسده يقاوم الامراض, وتعافى من تلقاء نفسه |
Bu da beni bazı önlemler almaya itiyor. | Open Subtitles | و لكن لا يزال هناك من يقاوم إزدهارنا |
Hikâye belli: Bize direndi. | Open Subtitles | تمسك بالقصة، لقد كان يقاوم الاعتقال أفهمت ذلك؟ |
Sahış direnirse düzgün kesmenin zor olacağını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أتصور أن ذلك التقطيع بالسّكين كان صعبًا جدًا عندما يكون الشخص يقاوم |
- Sunnydale hormon yuvasına kim direnebilir ki? | Open Subtitles | -من يمكن أن يقاوم منزلاً من الهرمونات ؟ |
Geniş spektrumlu antibiyotiklere cevap vermiyor. Demek ki dirençli bir şeyle karşı karşıyayız. | Open Subtitles | لا يستجيب للمضاد الحيوي واسع الانتشار لذا فهناك شئ يقاوم |
direnmedi. Belgeleri ve izinleri hazırlayacağımı söyledim. | Open Subtitles | لم يقاوم ما عرضته عليه للحصول على الرخصة و التفويضات |