ويكيبيديا

    "يقود إلى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • çıkıyor
        
    • yol açıyor
        
    • giden
        
    • açılan
        
    • yol açar
        
    • yol açtı
        
    • sebep
        
    • düşüncelerine
        
    Bu düşünce de şuna çıkıyor, belki de ekonomik büyüme neredeyse sona erdi. TED وأن يقود إلى الاقتراح, النمو الاقتصادي ربما هو تقريباً انتهى.
    Ve bu, eğlenceli bir öngörüye çıkıyor: Çoğu sarı top olan kutudan yalnızca bir mavi top çektiğinizi varsayın. TED وهذا يقود إلى تكهن ممتع: لنفترض أنكم سحبتم كرة زرقاء واحدة من صندوق معظم كراته صفراء.
    Zararı azaltmak gibi genel karar alma prensiplerini koymaları cazip gelmekle birlikte, bu bile hemen etiksel olarak belirsiz kararlara yol açıyor. TED وإنه لمن المغري أن تقدم بعض المبادئ العامة بمسألة إتخاذ القرار مثل تقليل الخطر ولكن ذلك قد يقود إلى خيارات معتمة أكثر
    Her şey yolunda gidiyordu, fakat hâlâ, yükleme istasyonuna giden havalandırma tüneline girmemiz gerekiyordu. Open Subtitles كان كلّ شيئ ناجحاً ولكن كان علينا دخول منفس الهواء الذي يقود إلى رصيف التحميل
    Alt güvertelere açılan bütün kapıları kapatın. Open Subtitles أغلق كل شيء يقود إلى تحت الطوابق.
    Bu tür şeyler kadrolu olmaya ve başkan olmaya yol açar. Open Subtitles هذا هو النوع من الأمور الذي يقود إلى تولي المناصب والرئاسة
    -Bizimkiler şehre gideceğini söyledi ve bir şey diğerine yol açtı. Open Subtitles إنها مرحة جداً لقد أخبرتها بأن والديي سيكونون خارج البلدة و أن شيئاً واحداً يقود إلى آخر
    Yüksek risk durumlarında çalışan insanlar romantik olarak ilişkiye girmemeliler çünkü yaşadığımız gibi olaylara sebep olur. Open Subtitles لايجب أن يتورطوا عاطفيا لأنه يقود إلى أشياء كهذه
    Hollanda'da yapılan bir meta-analize göre ilk defa, sanal zorbalık intihar düşüncelerine, çevrimdışı zorbalıktan çok daha fazla neden olmaya başlamış. TED تم إجراء تحليل في هولندا أظهر و للمرة الأولى أن التنمّر على الإنترنت كان يقود إلى الأفكار الإنتحارية و بشكل أكبر من التنمّر على أرض الواقع.
    Şuradaki patika, parkın ortasından geçen bir yola çıkıyor. Open Subtitles ذلك المسار من هناك يقود إلى الطريق الذي يقطع المنتزه
    Direkt ağaca çıkıyor. İki saat boyunca yürüyün, tepeye ulaşacaksınız. Open Subtitles إنّه يقود إلى الشجرة مباشرةً، سيروا لساعتين، وستبلغوا القمّة.
    Wide Parisian Bulvarı ünlü binalarıyla ön plana çıkıyor. Open Subtitles الشارع الباريسي العريض يقود إلى معالم شهيرة
    Bildiğiniz üzere, bu sorulara yol açıyor "bu bir derleyici mi?" ya da "bu bir altprogram mı?" TED وهكذا، تعلمون، ذلك يقود إلى أسئلة مثل، هل هذا مترجم؟ هل هذا شبه روتين؟
    Ve bence, işte bu asıl birikim, bir tür evrilmeye yol açıyor ya da acaba tekrar tekrar kendimizi mi yineliyoruz? TED وهذا، الذي آخذته في الإعتبار، هو التراكم الفعلي الذي يقود إلى نوع ما من التطور، أو أننا في تكرارٍ دائم مراراً وتكراراً؟
    Buna "fazla tanı konması" deniyor ve bir ikileme yol açıyor. TED وهذا يسمى "التشخيص المبالغ". وهذا يقود إلى معضلة.
    Babamın talimatlarında altımızdaki yeraltı mağaralarına giden bir pasajdan bahsedilmiş. Open Subtitles تعليمات والدي تذكر ممراً يقود إلى كهوف تحت الأرض
    Ve bize mutluluğa giden düzgün bir yol veriyor. Open Subtitles و قد أبان لنا على طريق الصلاح الذي يقود إلى السعادة
    Pekâlâ, ana sistem elektrik kaynağına giden kabloyu gösterebilir misin? Open Subtitles أيمكنك أن تريني السلك الذي يقود إلى المصدر الرئيسي؟
    Düşmanımız çok güçlü, ve gücü günden güne büyüyor, ve bu güç, egemenliklerini sağlayana kadar büyüyecek, yolumuzu kapatmaya çalışacaklar, ve bize açılan tek yol felaket olacak. Open Subtitles أعداؤنا أقوياء ويزدادون قوة كل يوم وسيذهبون لأقصى الحدود ليعززوا سيطرتهم ليحاصرونا في مسار واحد المسار الذي يقود إلى الكارثة
    Isabelle, odamda Cloister Kulesi'nin tepesine açılan bir geçit var. Open Subtitles (إيزابِل)، ثمّة ممرّ في حرمي يقود إلى قمة برج (كلويستر).
    Kâr ihtiyaçlarını karşıladığı zaman ve bu vergilere yol açar ve bu gelirlere yol açar ve bu da bağışlara yol açar. TED إنها تلتقي مع الاحتياجات للربح وهذا يقود للضرائب وهذا يقود للدخل وهذا يقود إلى التبرعات الخيرية
    Üstler ve çalışanları arasındaki romantik ilişkiler dolandırıcılığa, yolsuzluğa ve kamu fonlarının kötüye kullanımlarına yol açar. Open Subtitles العلاقات العاطفية بين الرئساء مع موظفيهم يقود إلى الأحتيال و الفساد سوء إستخدام مدخرات العامة
    Faşizme ve kıyamete yol açtı. Open Subtitles وهذا يقود إلى الفاشية ويوم القيامة.
    Bu, devrime yol açtı. Open Subtitles هذا يقود إلى الثورة.
    Tecrübelerime göre bu tür bir güven hep acıya sebep olur. Open Subtitles خلال تجربتي, ذلك النوع من الثقة دائماً يقود إلى الألم
    ''Cistern and Buckets” gibi umut vermeyen başlıklara sahip bölümler Ishmael'in bir sperm balinasının başını kurtarmayı ebelikle karşılaştırıldığı için Platon'un düşüncelerine sürüklediğinden, romanın en cazip bölümü haline geliyor. TED فصول بعناوين غير واعدة مثل "الصهاريج والدلاء" تصبح من أكثر الروايات التي تستحق القراءة حيث يقارن اسماعيل إنقاذ رأس حوت العنبر بالقبالة، وهذا يقود إلى تأملات في فلسفة أفلاطون.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد