Bu herifler ne yaptıklarını bilmiyolar. | Open Subtitles | هؤلاء الإثنين لا يعرفان ما الذي يقومان به |
Tüm bu olanlar sanki biri ne yaptıklarını kontrol ediyormuş gibi geliyor. | Open Subtitles | إنّه واضح فحسب، وكأن أحدهم يسيطر على ما يقومان به |
Ne yaptıklarını öğrenmem lazım. | Open Subtitles | اريد ان اعرف ما الذي يقومان به |
Evlat edinme evraklarını imzalamaları, şimdiye kadar kızları için yaptıkları tek iyi şeydi. | Open Subtitles | ربما كان هذا أول عمل لائق يقومان به لصالح ابنتهما، فقط بالتوقيع على بياض. |
Ben onları cinsel suçtan ötürü ya da yaptıkları seksin çeşidinden ötürü cezalandırmıyorum. | Open Subtitles | حَسناً، لا أُعاقبُهم لتوجهما الجنسي أو نوع النشاط الجنسي الذي يقومان به. |
Ama şirketin ticari uçuş yapan jetlerinden en az bir tanesi bu beylerin bugün yaptıkları anlaşma yüzünden önümüzdeki 5 sene içinde yere çakılacak. | Open Subtitles | لكن على الاقل واحدة من الشركات التجارية للطيران سينتهي أمرها مع الخمسة اعوام القادمة بسبب الاتفاق الذي يقومان به هؤلاء الاثنان اليوم |