Markamızı güçlendiriyor. | Open Subtitles | لأنَّ ذلك يقوي علامتنا التجارية |
Derinliklere inmeden önce madenciler kendilerini zehirli koka yaprakları ile güçlendiriyor. | Open Subtitles | ، قبل الولوج للأعماق يقوي عمال المناجم أنفسهم بأوراق " الكوكا " المُسكرة |
Bu stres hormonu kalbinizi güçlendiriyor. | TED | فهرمون الضغط يقوي قلوبكم، |
Sinirsel kalıpların bunu tekrarlanması, sinaptik bağlantıları güçlendirir | Open Subtitles | هذا التكرار للأنماط العصبية .يقوي الإتصالات العصبية |
Bu, fren dalgasını araçtan araca değişerek güçlendirir. | TED | هذا يقوي موجة المكابح من مركبة لأخرى. |
Henry , Prenses Elizabeth ile evlenerek hakkını iyice güçlendirmeli. | Open Subtitles | يجب على (هنري) أن يقوي إدعاءه، يتزوج من مقام أرفع. |
O zaman , Henry haklarını güçlendirmeli, | Open Subtitles | إذن، (هنري) يجب أن يقوي مطالبه، ويتزوج أيضاً |
-Çocukları güçlendiriyor. | Open Subtitles | -إنه يقوي هؤلاء الفتية. |
Fakat saldırırlarsa, bu durum, halkın Ölüm Gözcüsü hareketine katılmama kararını güçlendirir. | Open Subtitles | لكن اذا هاجموا سوق يقوي هذا تصميم الشعب |
Sarı sinirleri ve beyni güçlendirir. | Open Subtitles | والاصفر يقوي الاعصاب والمخ |
Yaptığı şeyler davada benim tarafımı güçlendirir. | Open Subtitles | وما فعله فقط يقوي من قضيتي |