Suskunların sesi olmak istedi fakat avukat olmak onun için yeterli değildi. | Open Subtitles | أرادت وَهب صوت أمل في خمود اليأس، لكن كونها محامية فحسب لم يكفِ. |
Jerry Tyson'ın ortadan kaybolması yeterli değildi. Kullandığı katillerin de ortadan kaybolmasını istedi. | Open Subtitles | لا يكفِ إختفاء (جيري تايسون) فحسب، بل أراد أن تختفي جرائم قتله أيضاً. |
Ama eskiden yaptıklarım yeterli değildi. Başka biri olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | ،لكن نهجي القديم لم يكفِ" "لذا تحتم أن أتغيّر |
Bu yeterli değil. | Open Subtitles | هذا لا يكفِ تقريباً. |