Büyük bir şey değildi. | Open Subtitles | لم يكن شيء كبير: المعتاد, مئة دولار في الشهر. |
Kişisel bir şey değildi ama telefonun kapalı olduğundan sana bahsedemedim. | Open Subtitles | حسناً, لم يكن شيء شخصي, لكن هاتف كان مغلق, |
Demek istediğim, her ne oluyorsa bu gerçekti ve ufak bir şey değildi. | Open Subtitles | أعني، في أي شيء آخر يجري لك كان حقيقيا إنه لم يكن شيء قليلا |
Hayır, Vikinglerle alakalı sıkıcı bir şey değil, ayrıca Vikingler çok ilginçtir. | Open Subtitles | لا, لم يكن شيء ممل له علاقه بالفايكنع والفايكنغ مشوقين جداً |
Hiçbir şey yokmuş. Çamaşırhanede küçük bir kıvılcımmış o kadar. | Open Subtitles | لم يكن شيء ذي أهميّة كانت مصبغة في "ويبستر" |
Mahkumlardan birini, arkadaşlarımdan birini, hasta yatağından ölümüne kadar izledim. Diyebilirim ki, hiç de hoş bir şey değildi. | TED | الآن،تصادف أنني كنت ألاحق أحد زملائي السجناء، وأحد من أصدقائي، من سرير مرضه حتى الموت، ويمكن أن أقول لكم أنه لم يكن شيء جميل على الإطلاق. |
Bu yapmak istediğim bir şey değildi. | Open Subtitles | ذلك يبدو مستحيل جدا" تخيله هو لم يكن شيء ما انا كنت احاول ان اعمله |
Aptalca bir anlaşmazlıktı. Bir şey değildi. | Open Subtitles | لقد كان سوء تفاهم غبي, لم يكن شيء |
Öyle bir şey değildi. | Open Subtitles | يا إلهي، كلاّ لم يكن شيء من هذا القبيل |
Doğru ama tek bir şey değildi, değil mi? | Open Subtitles | هولمز: الحق، cecause لم يكن شيء واحد، كان ذلك؟ |
Öyle bir şey değildi. | Open Subtitles | لم يكن شيء مثل ذلك. |
Az önce gördüğün Taggart'la aramızda geçen şey romantik bir şey değildi. | Open Subtitles | ... ما رأيته للتو "بيني وبين "تاغرت لم يكن شيء رومنسي أو أي شيء من هذا |
Kişisel bir şey değildi. Bana karşı çok iyi davrandın. | Open Subtitles | لم يكن شيء شخصي |
Önemli bir şey değildi. | Open Subtitles | ذلك لم يكن شيء مهم. |
Planladığım bir şey değildi. | Open Subtitles | ذلك لم يكن شيء خطّطتُه |
Önemli bir şey değil, birkaç diş tükürdün. | Open Subtitles | لم يكن شيء لقد فقدت زوجا من الاسنان. |
Kişisel bir şey değil. | Open Subtitles | لم يكن شيء شخصي |
Daha önce görmediğim bir şey değil. | Open Subtitles | لم يكن شيء لم يورد عليّ |
Hiçbir şey yokmuş. Çamaşırhanede küçük bir kıvılcımmış o kadar. | Open Subtitles | لم يكن شيء ذي أهميّة كانت مصبغة في "ويبستر" |
Yanlış alarm. Bir şey yokmuş. | Open Subtitles | إنذار خاطئ, لم يكن شيء |