"يكن كذلك" - ترجمة من عربي إلى تركي

• değildi
• değilse
• öyle değil
• öyle olmadı
• öyle değilmiş
• olmazsa
• Yoksa

İşte o anda, imkânsız olan o şey artık öyle değildi.
وفي تلك اللحظة، الشيء الذي كان مستحيلاً فجأة لم يكن كذلك.

Korkuların yerindeymiş. Bu senin telefonun değil, hiç de değildi.
مخاوفك في محلّها هذا ليس هاتفك ولم يكن كذلك قبلًا

Eğer öyle değilse... yanlış çocuğun şampuanına işemişim demektir, adamım.
إذا لم يكن كذلك فأنا تبولت في شامبو الرجل الخاطئ

Öyle değilse neden aniden intihar etti?
إن لم يكن كذلك ، فلماذا قد تقوم بالإنتحار فجأة ؟

Ama emin olun öyle değil.
ولكن ، يمكننـــي أن أؤكد لكم أن هذا لم يكن كذلك ويمكن أن يخدعنـــي

Kral George da değildi ama durum insanı lider yapabilir.
ولم يكن كذلك الملك جورج لكن المرء يصبح بقدر المسؤولية

Onun ne kadar muazzam bir güzel olduğunu görene kadar böyle değildi.
لم يكن كذلك حتى رايتها في الواقع رأيت كيف كانت الكمال المطلق

Savcı onu canavar gibi gösterecektir ama hapse girdiğinde böyle biri değildi.
سيحاول النائب العام أن يصوره كوحش ولكنه لم يكن كذلك فى السابق

CA: Kötü değildi, çünkü Stony Brook'a gittin ve matematik kariyerinde yükseldin.
كريس: لم يكن كذلك لأنك التحقت بجامعة ستوني بروك وقمت بالتركيز على وظيفتك في علم الرياضيات.

Bunun şansımızın yaver gittiğinden olduğunu düşünebilirsiniz, ama öyle değildi.
وربما تظنون أن ذلك كان حظًا جيدًا، لكنه لم يكن كذلك.

Ancak 1918'de durum hiç de böyle değildi.
و لكن إتضح أن الوضع في 1918 لم يكن كذلك على الإطلاق.

- Çünkü bozuktu. - Onu denediğimde değildi.
ـ لأنه كان مكسوراً ـ لم يكن كذلك حينما جَربته

Çünkü o değilse, sen katilsin... ve adalet hızlı bir şekilde tecelli eder.
لان اذا لم يكن كذلك , انت مجرم والعدالة ستكون سريعة

Eğer değilse, başka modeller üzerinde çalışabiliriz.
ان لم يكن كذلك يسعدنا ان نعمل معاكم بالتصميم

Umarım haklıdır, çünkü eğer değilse bu ona bir hakkının gitmesine mal olacak.
أتمنى أن يكون محقا, لأنه إن لم يكن كذلك فسيكلفه أحد أوقاته المستقطعة الثلاثة

Bu türde bir huzursuzluğun... Bu yüzden, Seireitei'in bu kötü durumu sırasında kıytırık bir Ryoka için ta buralara kadar geldiniz. öyle değil mi, Kumandan?
إذا لم يكن كذلك ، فلماذا قطعتم كل هذه المسافة من أجل دخيل دخل السيريتي،صحيح ، أيها القائد الأعلى؟

Bilimkurgu asla öyle olmadı.
الخيال العلمي لم يكن كذلك أبداً 2001 إنظر لفلم

Roman okumaya başladığımda fark ettim ki öyle değilmiş.
ولم يكن حتى بدأت أقرأ الروايات حتى أدركت أنه لم يكن كذلك

Her sabah, diş macunu lavabonun solunda olmalı, çünkü olmazsa, sen onu bulamazsın ve onu oraya, ben koymak zorundayım.
بالتأكيد أنا جادّة .. كلّ صباح، معجون الأسنان يجب أن يكون على يسار الحوض، لأنه .. إن لم يكن كذلك

- Asla böyle kayıtsız kalmazdın Yoksa.
لو لم يكن كذلك لما جلست بدون أن تتصرف في وسط ما يجري