Sana şeker ya da çiçek getirirdim, ama hiç vaktim olmadı. | Open Subtitles | كان بودي لو استطعت بعض الحلويات، الزهور لكن لم يكن لدي وقت كاف. |
Yapma ama. Üstümü değiştirmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | اعطني فترة راحة لم يكن لدي وقت لكي ابدلها |
Afedersin, kardeşim. dün vaktim olmadı. | Open Subtitles | اسف, اخي لم يكن لدي وقت يوم امس بالتأكيد سوف اضعهم اليوم |
Özür dilerim Daha iyisini düşünmek için yeterince zamanım yoktu. | Open Subtitles | أنا آسف، لم يكن لدي وقت لأفكر في خطة أفضل |
Biliyorsun, doğruluğuyla ilgili test yapacak zamanım yoktu. | Open Subtitles | كما تعلم لم يكن لدي وقت لاختبار دقتها وإذا كنت.. |
Saat geç oldu kusura bakmayın ama bir buluşma ayarlayacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أنا آسفة على طريقة حضوري، لكن لم يكن لدي وقت لإعلامك بقومي. |
Çok yoğundum, o nedenle vakit bulamadım. | Open Subtitles | لقد كنت مجهده لم يكن لدي وقت كافي لإرسالها |
Et ızgaralarını yıkamakla meşguldüm. Hiç vaktim olmadı. | Open Subtitles | لكن كنت مشغولة جدآ بمسح المشواه لذا لم يكن لدي وقت |
- İyiyim, iyiyim. Kahvaltı etmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | أنا بخير، أنا بخير و لكن لم يكن لدي وقت للإفطار |
Yazmak için çok vaktim olmadı, ama koro burada devreye giriyor. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت لكتابتها ولكن المجموعة تبدأ هنا |
Düşünecek vaktim olmadı. | Open Subtitles | أعني، لقد حدث الأمر بسرعة، لم يكن لدي وقت لأفكر. |
Şey, benim... Saate bakmaya vaktim olmadı. | Open Subtitles | حسنُ، أنا لم يكن لدي وقت كي أنظر في الساعة. |
- vaktim olmadı. - Sen bölük yazıcısısın Mazzioli. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت انت كاتب السرية، مازيولي |
zamanım yoktu ve açık sözlü olmak gerekirse sana öyle bir aramayı borçlu değilim. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت ولأكن محدداً لم يكن يتوجب علي الاتصال بك |
zamanım yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت وهو كان سريعاً في اغلاق الهاتف |
Detayına girmek için fazla zamanım yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت لأخطط لها لكي أجعلها مُتقنة |
Hiç almadım. zamanım yoktu. | Open Subtitles | ،لم أشتري أي عصير لم يكن لدي وقت كافي |
Bunu düşünmek için zamanım yoktu sanırım. | Open Subtitles | أظن أنه لم يكن لدي وقت للتفكير. |
Kaybedecek vaktim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي وقت لأضيعه. كان علي الإختيار. |
- Benim hakkımda yazdıklarını gördün mü? - Benim hakkımda yazdıklarını gördün mü? Hayır, hepsini okuyacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | كلا ، لم يكن لدي وقت لقرائته كله ، قرأت الأجزاء التي تتحدث عني فقط |
Okuldan daha yeni geldim ve üstümü değiştirmeye vakit bulamadım daha. | Open Subtitles | حسناً، عدت للتو من المدرسة ولم يكن لدي وقت لأرتدي ملابس اللعب بعد |
Son on bir yılımı senin çocuğuna bakarak geçirdiğim için tek başıma kaçıp bir yerlere gitmeye pek vakit bulamadım, süper baba. | Open Subtitles | ...... لكن لم يكن لدي وقت لأتصرف بحريتي منذ أنا أعتنيت بطفلتك للسنوات 11 الماضية أيها الناكر |