Okula geri döndüğünde arkasında bir gözün büyüdüğünü Fark edemeyecekler. | Open Subtitles | في المدرسة الأطفال لن يلاحظوا أن عين ثالثة تنمو هناك |
Sen de benim kastırdığım kadar kastırırsan insanların Fark etmesini istersin. | Open Subtitles | عندما تفتل عضلاتك بأقصى ما تستطيع، تريد من الناس أن يلاحظوا |
Biz Cardiff'teyiz. Londra'nın umrunda değil. Güney Galler sahili, denize çökse kimse farkına varmayacaktır. | Open Subtitles | نحن في كارديف، ولندن لا تهتم بنا . لو ابتلع البحر شمال ويلز فلن يلاحظوا |
İşlerin devam etmesine çalışıyordum. Tanrım, umarım benim ne kadar salak biri olduğumun farkına varmamışlardır. | Open Subtitles | حاولت تلطيف الجو ياإلهي , آمل أنهم لم يلاحظوا حماقتي |
Eğer gürültücü ve sinir bozucu olursan, psikolojik olarak insanlar seni farketmezler. Haydi. | Open Subtitles | إذا كنتِ تصدرين صوتاً عالياً ومزعجاً ، نفسياً ، الناس سوف لن يلاحظوا لك |
Mesajı şuandan itibaren sakince oku. Bu sayede dinleyen kişiler hiçbir şey anlamayacaklar. | Open Subtitles | إقرأي الرسائل من الآن وصاعداً بطريقة هادئة لأن الناس الذين يسمعون لن يلاحظوا أي شيء |
Sahtesiyle değiştirdim, o yüzden aradaki farkı anlamazlar. | Open Subtitles | لقد قمت بعملية تبديل سريعة لذلك إنهم حتى لن يلاحظوا الفرق |
Ben istemedikçe insanlar benim farkıma varmaz bile. | Open Subtitles | الناس حتى لا يلاحظوني حتى أريدهم أن يلاحظوا. |
Biraz gergindim ama sözümü tutmam gerekiyordu, iyi bir şey yaptığımı düşünüyordum, ne yaptığımızı Fark edeceklerdi. | TED | كنت متوترا قليلا، لكني استمررت رغم ذلك، لكن أحسست أن الأمر جيد لكي يلاحظوا العمل الذي نقوم به. |
Bekliyorlar da ben de minnet duyuyorum ama inanılmaz utanıyorum da ve umuyorum ki ellerimi yıkamadığımı Fark etmesinler. | TED | إنهم يفعلون ذلك وأنا أظهر الامتنان لكن بذُل بالطبع، وآمل أنهم لم يلاحظوا أنني غادرت المرحاض بدون أن أغسل يدي. |
Sorun çıkartmayacağım! Bir hanımefendi gibi davranacağım! Orada olduğumu bile Fark etmeyecekler! | Open Subtitles | لن أتعبهم كثيراً، سأكون مؤدبة لدرجة أنهم لن يلاحظوا وجودي |
Onu bugün stüdyodan getiririm. Eksik olduğunu asla Fark etmezler. | Open Subtitles | سآخذها من ستوديو المكياج الليلة, لن يلاحظوا اختفاءها |
Bizi unuttuklarını Fark ettiklerinde kendilerini çok salak hissedecekler. | Open Subtitles | سيشعرون بالغباء حين يلاحظوا أنهم نسوا اصطحابنا |
Ne kadar küçük bir direniş gösterebildiğimizi Fark ettiklerinde ne olacak? | Open Subtitles | وعندما يلاحظوا مقاومتنا الضعيفه، ماذا بعد؟ |
- Almanlar başka şey arayacak ve bunun farkına bile varmayacaklar | Open Subtitles | الألمان سيفتشون فوقا و تحتا أعدك أنهم لن يلاحظوا هذا |
İnsanlar konuşmasından dolayı bunun farkına varamadılar. | Open Subtitles | الناس لم يلاحظوا ذلك بسبب طريقته في الكلام |
Biz Cardiff'teyiz. Londra'nın umrunda değil. Güney Galler sahili, denize çökse kimse farkına varmayacaktır. | Open Subtitles | نحن في كارديف، ولندن لا تهتم بنا . لو ابتلع البحر شمال ويلز فلن يلاحظوا |
- Belki de daha farkına varmamışlardır. - Onlara her şeyi anlattım. | Open Subtitles | اعتقد انهم لم يلاحظوا ولكني حرصت على ان يعرفوا |
Initech güncelleştirdiğimiz o kadar çok programı yedekliyor ki,... hayatta farketmezler. | Open Subtitles | تقوم انيتك بحفظ نسخة من البرامج التي نعمل عليها داخل النظام لن يلاحظوا الفيروس |
Öylesine içleri geçmiş ki farketmezler. Güven bana. ÖĞRETMENLER ODASI | Open Subtitles | إنهم أغبياء ولن يلاحظوا شيئ ثقي بي |
Siz o vampirlerin tepesine binip geleceksiniz ve onlar kayıp biri olduğunu anlamayacaklar bile değil mi? | Open Subtitles | أنتما يا رفاق من ستقومون بهذا السطو علي هؤلاء المصاصين وعودوا هنا قبل أن يلاحظوا حتي أن قريبتهم مفقودة ، صحيح؟ |
Hayır, anlamayacaklar. Giriş noktası burası. | Open Subtitles | لا لن يلاحظوا وهذه هي الفكرة |
Sanki bir kopyasın annesi bile farkı anlayamaz. | Open Subtitles | طبق الأصل لن يلاحظوا الفارق أبداً |
Benim farkıma bile varmazlar. | Open Subtitles | لن يلاحظوا وجودى حتى |