Bir adamın giydiği elbise- umutlarını, yanılsamalarını, hayallerini anlatır. | Open Subtitles | إن البدلة تصف الرجل الذي يلبسها آماله، أوهامه، أحلامه |
Belki de giydiği kamuflaj ceketi yüzünden. | Open Subtitles | ربما كانت سترة التمويه تلك التي كان يلبسها |
giydiği madalyonu gördün. | Open Subtitles | لقد رأيت القلادة التي يلبسها والرمز الكريبتوني |
Eskiden giydiği o korkunç pijamalardan çok daha iyi. | Open Subtitles | افضل بكثير من تلك البيجاما التي كان يلبسها |
Eskiden giydiği o pijamalardan daha iyi. | Open Subtitles | افضل بكثير من تلك البيجاما التي كان يلبسها |
Bunun nedeni, fazladan alanlar eklenerek pist emniyetinin güçlendirilmesi ve motosikletçilerin giydiği koruyucu ekipmanın artık darbeyle etkileşen hava yastıkları ve derinin altında yer alan beden zırhı da içermesi. | Open Subtitles | بسس التحسينات على المدارات بوجود مناطق مستوية شاسعة و تجهيزات وقائية يلبسها اللاعب |
Chris farklı biri, adamın giydiği zenci kıyafetlerine bakarak bunu anlayabilirsin. | Open Subtitles | (كريس) مُختلف ، يُمكنك معرفة ذلك من ملابسه الريفيّة البالية التي يلبسها |