Katy Perry bana ilham veriyor, çünkü... | Open Subtitles | كاتي بيري يلهمني. هذه هي الطريقة هو عليه. |
Biliyorum kulağa hastalıklı bir şeymiş gibi geliyor ama bana ilham veriyor. | Open Subtitles | اعرف ان الامر يبدو غريبا ولكنه يلهمني |
Yetenekli insanlarla çalışmayı seviyorum. bana ilham veriyor. | Open Subtitles | أحبّذ العمل مع الموهوبين، يلهمني هذا. |
AG: Biliyoruz ki, gençler şimdi ve gelecektir, ancak bana ilham veren şey, bu hareketin hizmetinde bulunmaya dönüştürülmüş daha yaşlı insanlar. | TED | إذن نعلم بأن الصغار هم الحاضر والمستقبل، ولكن ما يلهمني هم كبار السن الذين تحولوا لخدمة هذه الحركة. |
Tatlım, şu anda bu kıyafetin bana ilham veren yanardağından hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | عزيزتي لا فكرة لديك عن بركان المشاعر الذي يلهمني إياه رداؤك الآن |
Beni etkileyecekmiş. | Open Subtitles | من شأن ذلك أن يلهمني. |
Beni etkileyecekmiş. | Open Subtitles | من شأن ذلك أن يلهمني. |
Bu bana ilham verdi. | Open Subtitles | ذلك الذي يلهمني |
Ve konuştukça sizin burada olmanız bana ilham veriyor. | Open Subtitles | في الواقع ,وجودك معنا يلهمني |
Gördüklerim de bana ilham veriyor. | Open Subtitles | وما أراه يلهمني |
Açıkçası bu bana ilham veriyor. | Open Subtitles | وصراحة ذلك يلهمني |
bana ilham veriyor. Ona ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنه يلهمني, احتاج أليه |
Ve bu-- bu bana ilham veriyor. | TED | وهذا-- هذا ما يلهمني. |
Bu da bana ilham veriyor işte. | Open Subtitles | وهذا يلهمني |
Bu bana ilham veriyor. | Open Subtitles | - أنه يلهمني |
OT: Şu sıralar bana ilham veren şey, göçmenler. | TED | ما يلهمني هذه الأيام هم المهاجرون |
Ama bana ilham veren şey, Ülkemizin verdiği tepki biçimiydi. | Open Subtitles | لكن ما يلهمني هو كيف كان رد فعل دولتنا |
O bana ilham verdi, biz ise onu koruyamadık. | Open Subtitles | هو يلهمني و نحن قد خذلناه |