Bana iyi davrandın evet, ama benim seni uyarmaktan başka Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لقد عاملتني حقاً بشكل جيد لكن لا يمكنني فعل شيء في الوقت الحالي سوى أن أحذّرك |
Yapabileceğim bir şey yok. Emirleri sadece Papa'dan alıyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء هم يأخذون أوامرهم من قداسة البابا |
- Hayır, Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا ، لا يمكنني فعل شيء حيال هذا حسنًا ، أتعلم ؟ |
Mutlaka kendine göre nedenlerin vardır ama ben buradan bir şey yapamam. | Open Subtitles | أنت، بلا ريبٍ، لديك أسبابك، لكن لا يمكنني فعل شيء وأنا مسجون. |
Hiç doğru bir şey yapamıyorum, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء صائب بعد ذلك ، أليس كذلك ؟ |
Bu konuda Elimden bir şey gelmez. | Open Subtitles | فأنا لا يمكنني فعل شيء حيال هذا |
Size yardım etmek isterdim, bu durumdan sonra Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | حتى لو كنت سأساعدك لكن بعد هذه الفوضى... لا يمكنني فعل شيء |
İçimde bir şeyler sürünüyor, beni kontrolüne alıyor ve bunun için Yapabileceğim bir şey yok gibi. | Open Subtitles | مثل شيء يزحف بداخلي ويسيطر علي ولا يمكنني فعل شيء حيال ذلك |
- Tabi ya. Arkadaşım öldürüldü ve Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | بالتأكيد، تم قتل صديقي ولا يمكنني فعل شيء بشأن هذا |
Yani bir tanık bulmadığımız ya da o suçunu itiraf etmediği sürece Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | و إمّا أن نجد مشتبه به، أو يأتي هو عبر الطريق ليعترف إلينا... عدا ذلك لا يمكنني فعل شيء |
Üzgünüm, efendim. Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | آسف يا سيدي، لا يمكنني فعل شيء. |
benim Yapabileceğim bir şey yok bitti mi? | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء لك فكر بالأمر أرجوك؟ |
- Üzgünüm ama Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ــ أنا آسفة , لا يمكنني فعل شيء |
Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء. |
Yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء |
Bak, eğer bununla ilgili bir şey yapmayacaksan benim olayı anlamam lazım ki bir şeyler yapabileyim ama burada bir şey yapamam! | Open Subtitles | أنظر, أنّ لم تقم بفعل شيء حيال هذا أحتاج لتفكير في الأمر حتى يمكنني فعل شيء حياله لكن لا يمكنني فعله هنا |
Çünkü yüzlercesi ölüyor ve ben bunun için hiçbir şey yapamam. | Open Subtitles | لأن يموت المئات منهم ولا يمكنني فعل شيء حيال ذلك |
Hiç doğru bir şey yapamıyorum, değil mi? | Open Subtitles | لا يمكنني فعل شيء صائب بعد ذلك ، أليس كذلك ؟ |
Ama artık Elimden bir şey gelmez. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني فعل شيء الآن. |
Şimdi bana biraz para verirsen, bununla ilgili olarak bir şey yapabilirim. | Open Subtitles | ، إذا أعطيتني بعض المال الآن يمكنني فعل شيء حيال ذلك |
Ama diğer odadaki kadınına yardım edebilirim, o konuda bir şeyler yapabilirim. | Open Subtitles | لكن تلك المرأة يمكنني مساعدتها يمكنني فعل شيء لها، لذا.. |
Bacağımdaki kas problemliydi ve bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | كان ينقصني عضلة في ساقي. ولا يمكنني فعل شيء حيال هذا. |