Stajyerliğin bitiyor ve... bu kadar, yapacak bir şey yok... | Open Subtitles | إقتربموعدتعينككطبيب مقيمو .. هذا كل شيء, لاشيء يمكن فعله لكن... |
Başıma kakmaktan başka yapacak bir şeyin kalmadı. | Open Subtitles | لم يعد هناك ما يمكن فعله سوى السخرية مني |
Onun durumunda, hayatını kurtarmak için yapabileceğim bir şey olmadığını biliyordum, | TED | كنت أعلم أنه لم يكن هناك ما يمكن فعله لإنقاذ حياتها. |
Ben , üzgün çok terk duyuyorum ama yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | أنا أيضا حزين لأني مضطر للمغادرة لكن ليس هناك شيء يمكن فعله |
Bu ekinleri bugün yapabileceğimizden daha hızlı Yapabileceğimiz anlamına geliyor. | TED | هذا يعني أننا نقدر على زراعة المحاصيل بطريقة أسرع مما يمكن فعله اليوم. |
Düştükten sonra, takımdakiler, bir şey yapabilir miyiz diye yardıma koşmuş. | Open Subtitles | بعد وقوعه جاء أعضاء من فريقه لمساعدته ليروا إن كان هناك ما يمكن فعله |
bu alan imkansızmış gibi gelse de aslında kolayca ek kısıtlamalar eklenerek yapılabilir. | TED | وهذا هو مجال الشيء الذي يبدو مستحيلاً، وما يمكن فعله حقيقة ببساطة عن طريق وضع قيود إضافية. |
Tutunmaya çalışıyorsun ama Yapabileceğin pek bir şey yok. | Open Subtitles | حاولنا أن نصمد و لكن لم يكن ما يمكن فعله |
O eyalette bir insanın yapabileceği her şeyi yapmak zorunda kalmışsındır. | Open Subtitles | أنا متأكدة بأنك فعلت بكل شيء اي شخص يمكن فعله في الولايات المتحدة الأميركية |
Bu durumda yapacak çok az şey kalıyor. | Open Subtitles | حسناً، أرى أن هناك القليل مما يمكن فعله |
Sırtüstü yatıp, sigara içerek eve hayalperest mektuplar yazmak dışında yapacak pek bir şey yok. | Open Subtitles | -وهناك القليل الذي يمكن فعله عوضاً عن الاستلقاء و التدخين او كتابة الرسائل الخيالية للوطن. |
- Hıh! yapacak tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيئ واحد يمكن فعله بخصوص هذا |
Bu yüzden yapabileceğim tek şeyin donmamaya ve öğrenmeye çalışmak olduğunu düşündüm. | TED | لذا اعتقدت بأن الشيء الوحيد الذي يمكن فعله هو ألّا أتجمد وأن أحاول التعلم. |
Kendim yapabileceğim bir işi yapıyor diye birisine neden bahşiş vereyim ki? | Open Subtitles | لم أعطي أحداً إكرامية على شئ يمكن فعله بنفسي؟ |
Çünkü, en güzel yeri burası... Bu hiçbir şekilde bizim elimizde değil ve bunu değiştirmek için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | إنّ ذلك خارج عن ايدينا تماماً ، وليس هنالك شيئاً يمكن فعله لتغيير ذلك. |
Baypas dışında da Yapabileceğimiz bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد من وجود شيء يمكن فعله بخلاف المجازاة |
Yapabileceğimiz tek bir şey var. Saldırısına karşılık vereceğiz. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكن فعله ننقل المعركة لعندها |
Eğer, okula teşekkürlerimiz bildirmek için Yapabileceğimiz bir şey varsa... | Open Subtitles | بالطبع, اذا كان هناك أي شيء يمكن فعله ليعبر عن امتناننا لك |
Bu acı durum için bir şey yapabilir miyiz? | Open Subtitles | هل هناك شيئ يمكن فعله حيال الحزن؟ أتريد التغيير إلى شراب الجين؟ |
Bana kendin hakkında yazılı bir şeyler gönder. Bir şeyler yapabilir miyiz diye bir bakalım. | Open Subtitles | حسنا ابعث لي ببعض الأوراق عن تفاصيل أكثر وسأرى ما يمكن فعله |
İnsanların hayat kalitesini ciddi ölçüde etkileyen bu baş ağrıları için ne yapılabilir? | TED | ما الذي يمكن فعله بشأن هذه الحالات، والتي تؤثر بشكل كبير على نوعية حياة العديد من الناس؟ |
Bağırmaya ve titremeye başlıyor. Yapabileceğin tek şey onu tutmak. | Open Subtitles | اذا بدأ بالصراخ و الأرتعاش الشئ الوحيد الذي يمكن فعله هو ضمه |
İnsanın yapabileceği bir şey yok. | Open Subtitles | إذن لا يوجد ما يمكن فعله |
Neler yapabilecegimizle ilgili sinirlama var mi? | Open Subtitles | و لكن هناك حد لما يمكن فعله به |