Bir sandviç lezzetli olabilir, bu park alanı yakında olabilir ve bu oyun kolay kazanılmış olabilir ama her şey dehşet verici olamaz. | TED | قد تكون الشطيرة شهية، قد يكون مكان ركن السيارة قريبا، وقد تكون تلك المباراة ملتهبة، لكن لا يمكن لكل شيء أن يكون رائعا. |
Bugün, Sierra Leone'deki her beş yetişkinden üçü okuma yazma bilmiyor. | TED | اليوم، لا يمكن لكل ثلاثة من خمسة بالغين القراءة أو الكتابة. |
Gerekli olan her şey nasıl olur da bir kitaba sığar? | Open Subtitles | كيف يمكن لكل شئ أساسي أن يتلائم في كتاب واحد فقط؟ |
O zaman tek gecelik ilişkiyle, her şey basitçe sona erecekti. | Open Subtitles | حينها كان يمكن لكل شيء ان ينتهي ببساطة في ليلة واحدة |
Gerekli olan her şey nasıl olur da bir kitaba sığar? | Open Subtitles | كيف يمكن لكل شئ أساسي أن يتلائم في كتاب واحد فقط؟ |
Bu nedenle her hastaya dört adet soru sormalarını önermek istiyorum, çünkü insanların henüz bu tip laboratuvar raporları tasarlayacağına inanmıyorum. | TED | وانا اريد ان اطرح لكم 4 اسئلة يمكن لكل مريض ان يسألها لانني لا اعتقد ان احداً سوف يطور هذه النتائج المخبرية |
Tamam kişi başına yüz dolar her eyalet hükumetinin karşılayabileceği bir şey. | TED | حسناً ؟ مئة دولار للفرد الواحد هو شيء يمكن لكل ولاية حكومية القيام به. |
Ümit var. her biriniz arılara doğrudan ve kolay iki farklı yolla yardım edebilirsiniz. | TED | هناك أمل. يمكن لكل واحد منكم أن يساعد النحل بطريقتين مباشرتين وسهلتين. |
Günümüzün karanlık çatışmalarında, her birimiz, karanlığı aydınlığın yeneceğini hatırlatan ve asla karanlığın kazanmayacağını anlatan, birer parlayan mum olabiliriz. | TED | وخلال ظلام صراعات اليوم، يمكن لكل واحد منا أن يصبح شمعةً مضيئة، وإثباتاً بأن النور سيتغلّب على الظلام، لا العكس أبداً. |
Bir taraftan, demokrasinin savunucularındanız, her vatandaşın kendini eğitebilmesi için burada olduğumuzu söylüyoruz. | TED | فمن جهة، نحن أبطال الديمقراطية وندعي أننا متواجدون حتى يمكن لكل مواطن تثقيف نفسه. |
Bu şirket gerçekten de maliyetleri her bir kişinin yararlanabileceği seviyeye indirmeye çalışıyor. | TED | انها حقاً تحاول أن تخفض التكاليف لمستوى يمكن لكل فردٍ الإستفادة منه. |
Tıpkı kılıfında bırakacağımız her silahın bütün topluluğu kederli bir yaşantıdan koruduğu gibi. | TED | تمامًا مثلما يمكن لكل مسدس في جرابه إنقاذ مجتمع بأكمله من كرب قد يدوم مدى الحياة. |
Ama asıl tutunduğum, bu aslında geleceğe dair bir yatırım, her çocuğun sadece çocuk olduğu bir gelecek. | TED | ولكن ما تشبثت به أنه في الواقع استثمار في المستقبل حيث يمكن لكل طفل أن يكون مجرد طفل. |
Yani, bu yüksek modernizmin verdiği söz: bu tekil mekan içerisinde, esasen her tür aktivite gerçekleşebilir. | TED | إذا .. هذا وعد للحداثيين الرفيعى المستوى ضمن المساحة الفردية , حقيقة , يمكن لكل نوع من النشاطات ان يحدث |
Tamam çocuklar her biriniz gezici kütüphaneden iki kitap seçin. | Open Subtitles | حسناً أيّها الأولاد، يمكن لكل واحد منكم أن يختار كتابين من حافلة الكتب |
her neyse, annem ikimizin birer hediye hakki oldugunu söyledi. | Open Subtitles | على أية حال بأنه يمكن لكل واحدة منا الحصول على هدية واحدة |
Bombalanan yeri gören her hangi birinin gerçeği anlayacağı bu kadar açıkken neden inkar ettiler? | Open Subtitles | لماذا ينكرون شيئا بهذا الوضوح، حيث يمكن لكل من زار مكان الحادث رؤية الحقيقة؟ |
Böylece koruyucu büyü kalkmış olacak ve buraya her türlü kötü şey gelebiliyor olacak. | Open Subtitles | ذلك كفيل برفع التعويذة، ووقتها يمكن لكل الشرور الممكنة أن ترافقه إلى هنا. |
Tüm o kanallar, köprüler, arnavut kaldırımı sokaklar, kiliseler tüm bu peri masalından fırlamış şeyler nasıl olur da bir insan evladına hitap etmez amına koyayım? | Open Subtitles | كيف يمكن لكل هذه القنوات والكباري والشوارع المرصوفي بالحجارة والكنائس ـــ وكل هذه الأشياء الأسطورية الجميلة ــ كيف يمكن لهذا كله ألا يكون ما يحبه الإنسان؟ |