ويكيبيديا

    "يملئ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • doldurur
        
    • dolduruyor
        
    • dolduran
        
    • doldurmak
        
    • dolusu
        
    Dedemde de vardı ondan. Her sabah bir çorap alır, onu bozuk paralarla doldurur ve bizi döverdi! Open Subtitles كل صباح، يملئ الجورب بالقطع النقدية ويضربنا
    O halde, birisi bardağımı doldurur. Open Subtitles حسنا . في هذه الحالة يجب ان يملئ أحدكم كأسي
    Ama yığınla okunacak şey var ve Giles da kalan boş zamanı eğitimle dolduruyor. Open Subtitles ولكن قرءاتي تتصاعد وجايلز يملئ كل وقت فراغي بالتدريبات 47 00: 05: 33,134
    Artık Ruslar'ın kazanacağını biliyoruz ve bu içimizi korkuyla dolduruyor. Open Subtitles نحن نعلم بأن روسيا ستنتصر" "وهذا ما يملئ قلوبنا خوفاً
    Arabasına benzini kendi dolduran, bakımını kendi yapan bir adam. Open Subtitles الرجل الذي يملئ سيارته بالبنزين ويفحصها له
    Bu canlılar kainatı dolduran ışıktan istifade eden ilk canlılar arasına girdiler. Open Subtitles كانت هذه المخلوقات من ضمن اوائل المخلوقات التي استخدمت الضوء الذي كان يملئ الكون
    Aynı zamanda yalnız kalmaktan korkan ve homoseksüel... oğlunun işinin, babamın bile daha iyi bildiği... boşluğunu doldurmak olduğunu... düşünen. Open Subtitles و لديّ أم خائفة من أن تكون وحيدة و تظن أنه من وظيفة ابنها المنحرف أن يملئ بعض الفراغ الذي تركه أبي
    Bir masa dolusu yemek sadece mideni doldurur, hem de işe yaramaz. Open Subtitles وجود طاوله ممتلئه من الطعام يملئ معدتك بغير إنتهاء
    Bizim oralarda, depoyu üniversite mezunu olmayanlar doldurur. Open Subtitles حسنٌ، في بلدتي ، يملئ الوقود من لم يذهب للجامعة ..
    Örneğin, 500 kalorilik doğal bitkisel besin mideyi tamamen doldurur, esneme ve yoğunluk reseptörlerinin beynimize yeterince yediğimizin sinyallerini iletmelerini tetikler. Open Subtitles على سبيل المثال، 500 سعرة حرارية من الطعام النباتي الطبيعي يملئ المعدة تماماً، محرِّضاً كليهما مستقبلات الإمتداد و الكثافة
    Fakat 500 kalorilik yapay zenginleştirilmiş veya işlem görmüş besin mideyi çok daha az doldurur, bu reseptörlerin beynimize daha çok yememiz gerektiği mesajını vermelerini tetikler. Open Subtitles إلّا أن 500 سعرة حراريّة من طعام غني بالمواد الصناعية أو المكرّرة يملئ معدتنا أقل بكثير، خادعاً هذه المُستقبٍلات فتخبر الدماغ
    Mümkün olduğunca çabuk doldurur. Open Subtitles أنه يملئ واحدة بأقرب ما يستطيع
    Vitesi boşa atsınlar Babacık cebini dolduruyor. Open Subtitles إنني أضع الأمور في . محلها وحسب ، أيها المتحاذق الأب ، يحتاج لأن يملئ جيبه
    Aksi taktirde o boşlukları kendi dolduruyor. Open Subtitles وإلّا... فهو... يملئ الفجوات بنفسه
    Beni ve yaşamımı dolduruyor. Open Subtitles وهذا الأمر يملئ فراغ حياتي
    Rosetti depoyu dolduruyor. Sickles yandaki pompada. KINNERE PANSİYON Open Subtitles (روزيتي) يملئ وقوده وكان (سيكلز) عند المضخة الأخرى
    Bir sürü peri masalıyla kafanı dolduran aptal bir rahip. Open Subtitles إنهُ لأحمقٌ غريب يملئ رأسك بالقصص الفارغة
    Hayal, içindeki boşluğu dolduran bir şeydir. Open Subtitles الحلم هو شيء يملئ الفراغ بداخلكِ
    Kafanı bu yalanlarla dolduran kişi o iri Atrian mı? Open Subtitles يملئ راسك بكل هذه الأكاذيب ؟ من , (دريك) ؟
    Aman'da hayatimi tekrardan askla doldurmak istiyordu. Rohit'in aşkıyla. Open Subtitles آراد أمان أيضا أن يملئ حياتى بالحب
    Aman'da hayatimi tekrardan askla doldurmak istiyordu. Open Subtitles آراد أمان أيضا أن يملئ حياتى بالحب
    O sayfaları doldurmak, lord kumandanın görevidir. Open Subtitles إنه من واجب القائد أن يملئ هذه الصفحات
    Yardımın olsun istiyorsan, parti planlayıcısını ara ve ondan bir kamyon dolusu masa ve sandalye doldurup üzerinden geçip gitmesini iste. Open Subtitles لو تريدين المساعدة، لِم لا تتصلى بمتعهد الحفلات وتطلبى منه أن يملئ شاحنة بالطاولات والكراسى وبعدها يدهسكِ بها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد