Yarım sigara oradan kaybolmamız için iki ila üç dakika zaman verir. | Open Subtitles | نصف المسلك يجب أن يمنحنا دقيقتين أو ثلاثة للخروج من هنا |
Owen Marie'nin test sonuçlarını analiz ediyor. Umarım bize bir bulgu verir. | Open Subtitles | يقوم أوين بتحليل نتائح فحوصات ماري الآن ، عسى أن يمنحنا هذا خيطاً ما |
bize kontrolümüz altındaymış hissi veriyor ama aslında birer kukladan başka bir şey değiliz. | Open Subtitles | يمنحنا شعورا زائفا بالسيطرة ولكن في الحقيقة ، ونحن جميعا بيادق فقط |
Konuşmalarını sağla. Gemiyi bulmakta zaman kazanırız. | Open Subtitles | ونجعلهما يتباحثان هذا يمنحنا الوقت لنعثر على المركب |
Herhangi bir şey bilen ya da bize ipucu veren ödüllendirilecektir. | Open Subtitles | لو يعلم أحد آي شيء أو يمنحنا دليل ، سيتم مكافأته |
Bu fon bize, Avrupa'nın büyük pazarlarına ulaşma imkanı verecek. | Open Subtitles | هذا التمويل يمنحنا صلاحيّة على أسواق العواصم الأوروبّيّة. |
Dini bir örgüt olarak tanındıkları için de hiçbir yargıç bize arama izni vermez. | Open Subtitles | وبما أنّهم مُنظمة دينيّة مُعترف بها، لن يمنحنا أيّ قاضٍ الأمر القضائي. |
İşte bu birleşim bize, bu inanılmaz ilerleme hızını sağlıyor. | TED | وهذا الالتقاء هو ما يمنحنا وتيرة التقدم المذهلة هذه. |
Bu bize birşeyleri yenileme fırsatı verir gidişatı değiştirme fırsatı bir insan olarak kaderimizi değiştirme fırsatı verir. | Open Subtitles | يمنحنا فرصــة لفعـل الأمور بشكل جـديد وتغييـر المسـارات لتحـديد مصيرنـا كشعــب |
Yangın sönmüş olsa bile, bu bize sadece kaçmamız için fazladan zaman verir. | Open Subtitles | بالرغم من أنّ الحريق أطفىء. ذلك فقط يمنحنا المزيد من الوقت للهروب. |
Genellikle ilk mesajlarımızı sabah 6:00 civarında elde ediyoruz ki bu da size değişmeden önce kodu kırıp tekrar başlamanız için her gün tam olarak 18 saat verir. | Open Subtitles | الرسالة الأولى حوالي الساعة السادسة صباحا ما يمنحنا بالضبط ثمانية عشر ساعة، يوميا لكسر الشفرة |
Bu bize yamaçtan uzaklaşmak için 2 dakika 38 saniye verir. | Open Subtitles | ذلك يمنحنا دقيقتين و38 ثانية حتى نسقط من ذلك الجرف. |
Bu da bir şeyler bulmak için bize 12 saat veriyor. | Open Subtitles | هذا يمنحنا اكثر بقيل من 12 ساعة لنجد شيئا مطابقا |
Peki bize bu kadar zararlı olan yoğunlaştırılmış yiyecekler neden bu kadar zevk veriyor? | Open Subtitles | و لكن لِمَ كل هذا الطعام المركّز و الذي هو مُضِر لنا يمنحنا الكثير من المتعة؟ |
bize kontrolümüz altındaymış hissi veriyor ama aslında birer kukladan başka bir şey değiliz. | Open Subtitles | فهو يمنحنا شعورا زائفا بالسيطرة، ولكن في الحقيقة، ونحن جميعا بيادق فقط. |
Onlar birbirini yerken biz de saldırmak için vakit kazanırız. | Open Subtitles | جعلهم يتقاتلون فيما بينهم قد يمنحنا بعض الوقت لهجوم مضاد من جانبنا |
Bizim gemiden filtreleri alsak ne kadar zaman kazanırız? | Open Subtitles | إذاً ، سوف نأخذ أجهزة التنظيف ، من السفينة كلارك و هذا يمنحنا ... |
Dondurma alacak vakit kazanırız hem. - Yaşasın! | Open Subtitles | هذا يمنحنا الوقت للحصول على الآيس كريم - مرحى - |
Biz kendi sesimizden korkarız, çünkü bu bir itiraf anlamına gelir ama bize çevremizi değiştirme gücünü veren de budur. | TED | إننا نخشى أصواتنا، لأنها تعني التسليم، لكنه ذلك الذي يمنحنا القوة كي نغير محيطنا. |
bize hayatlarımızı veren Tanrıdır ve bir kez aldı mı sonsuza kadar almış olur. | Open Subtitles | الرب يمنحنا الحياة وحين يأخذها تكون قد ذهبت إلى الأبد |
Ya sabıka kaydı, yasaklama emri bize bir şüpheli verecek herhangi bir şey? | Open Subtitles | وماذا بشان سجله الجنائي، أو أمر إبعاد صدر بحقه؟ شيئاً ما قد يمنحنا مشتبهاً به محتمل؟ |
bize büyük bir pazar payı verecek kadar uzun bir zaman, kesinlikle. | Open Subtitles | طويل ما يكفي أن يمنحنا حصة .كبيرة في السوق، سأخبركم |
bize vermez mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد انه لم يمنحنا اياها أيضاً؟ |
Buradayız çünkü, bu cafe bize en iyi gözlem noktasını sağlıyor. | Open Subtitles | نحن هنا لأن هذا المقهى يمنحنا أفضل موقع مراقبة |
Öyle. Sanki bize silahı bulup yoketme şansı tanımak ister gibi. | Open Subtitles | بالتأكيد، من الواضح أنه يريد أن يمنحنا وقتاً لإيجاد السلاح وتديره |