Benim için hassasiyet çok özel bir yerden geliyor. | TED | بالنسبة لي، الطب الدقيق ينبع من مكان مميز للغاية. |
Görmek için duygularımı belki anlarsınız olaya merakım şundan ileri geliyor ben bu dedektifle birlikte yaşıyorum. | Open Subtitles | خصوصا بسبب رهافة مشاعرك قد تتفهم بأن اهتمامي بالقضية ينبع من |
O zaman inanç da onunla birlikte geliyor. Pek de yeni bir haber sayılmaz. | Open Subtitles | إذن فالإيمان ينبع من الداخل ليست بالمعلومة الجديدة |
Bu evren sonsuz kere tekrar eden basit bir şifreden geliyor. | Open Subtitles | العالم كله ينبع من خلال شفره واحده تعيد نفسها بأستمرار |
Şu değerli küfün Karatohum'un sebep olduğu bozuk bir kaynaktan geliyor. | Open Subtitles | عفنك الثمين كل ذلك ينبع من نفس المصدر الفاسد داركسبور هذا الشيء؟ |
Bence güzellik şuradan geliyor, bu taşların elle kesildiğini ve bu kalın duvar olduğunu biliyorum. Sadece burada, bu toprağın taşları ile yapıldı. | TED | والجمال، بالنسبة لي، ينبع من حقيقة أنني أعرف الأيدي التي شكلت تلك الحجارة وجعلتها جداراً سميكاً مصنوعاً من هذا المكان وحده من حجارة من هذه التربة. |
Yalnızca bu ilham içimden değil dışarıdan geliyor. | Open Subtitles | غير أنه ينبع من الخارج وليس من الداخل |
Bu içimizdeki sevgiden geliyor. | Open Subtitles | هذا ينبع من الحب |
Bazen bir pitbull gibi üstüne geldiğinin farkındayım ama unutma bu sadece şefkatinden geliyor. | Open Subtitles | ادرك تصرفها ككلاب (البيتبول) احيانا لكن تذكري انه ينبع من اهتمامها بك |
Bonnie... Bu çok tehlikeli. Senin sihrin topraktan geliyor. | Open Subtitles | (بوني)، هذا خطر جدًا، سحركِ ينبع من الأرض. |
Bonnie... Bu çok tehlikeli. Senin sihrin topraktan geliyor. | Open Subtitles | (بوني)، هذا خطر جدًا سحركِ ينبع من الأرض |