Yüzbaşı, onun erkek kardeşini öldürmüş olduğundan kendi çocuğunu taşıdığını bildiği hâlde onu terk edip, İngiltere'ye döndü. | Open Subtitles | لأنه قد قتل أخاها, فقد أختار الكابتن ان يهجرها ويعود الى انجلترا بعد معرفته بحملها لطفله |
Ölürse şeytanın onu terk ettiği ispatlanacak, ve o Tanrı'ya adanmış topraklara gömülecek. | Open Subtitles | إذا هي ماتت سوف يهجرها الشيطان وهي تجب أن تكون مدفونة في أرضة مبركة |
onu terk etmesi için cesaretlendirdik ama ona korkunç derecede sadıktı, evden taşındığı ana kadar. | Open Subtitles | . . نحن شجعناه على أن يهجرها , كان مخلصاً لها بشدة إلى أن تركها |
Neden senin için eşinden ayrılsın ki? | Open Subtitles | -كلا، لمَ عساه أن يهجرها لأجلك؟ |
onu terk edebilecek birini hayatına tekrar sokamam. | Open Subtitles | لا استطيع ان اظهر شخصاً اخر بحياتها من الممكن ان يهجرها مرة اخرى |
Babasının onu terk ettiğini düşünmesi. | Open Subtitles | . اعتقادها بأن والدها , سوف يهجرها . ثقي بي |
Onun yemek yaparken mırıldandığı şarkı ona yabancı gelmeye başlayan hayatın bir parçasıydı ve ana yemekle tatlı arasında onu terk etmeye niyetliydi | Open Subtitles | ,دوامة الحياة , التي ظلت تدندنها خلال إعداد الطعام كان جزءاً من الحياة التي أصبحت غريبة بالنسبة له و التي كان بنيّته أن يهجرها , ما بين الطبق الرئيسي و الحلوى |
Kocası onu terk etmeseydi şu anda onunla evli değildim. | Open Subtitles | لو لم يهجرها زوجها، فما كنتُ لأتزوجها. |
Ondan sonra o da onu terk eder. Her şey mükemmel. | Open Subtitles | ومن ثم يهجرها سيناريو مثالي |
Hayır, öyle bir şey değil. Sadece... Christine'le planlar yaptı ve şimdi onu terk ediyor. | Open Subtitles | كلا، لا شيء من ذلك القبيل، لكنه أعد خططاً مع (كريستين)، والآن يهجرها. |
Bu yüzden Peder Westley'in ilaçlarını çaldı ve gizlice Agatha'ya verdi zavallı kız kafayı sıyırır Cameron da onu terk eder sanıyordu. | Open Subtitles | ودسته لـ (أجاثا) على أمل أن تتسبب تصرفات الفتاة المسكينة الجنونية... -في أن يهجرها (كاميرون )، |