ويكيبيديا

    "يهدّد" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tehdit
        
    • tehlikeye
        
    İçeride siz yardımı kabul etmediğiniz için masum insanları tehdit eden bir adam var. Open Subtitles هناك رجل يهدّد ناس أبرياء لأنكِ رفضت مساعدة إبنه
    Fakat dünya çapında anormal bir şekilde ısınan deniz suyu bu partnerliği tehdit ediyor. Open Subtitles لكن حول العالم ماء البحر دافئ بشكل غير إعتيادي يهدّد هذه الشراكة
    Bunun neticesinde yükselecek deniz seviyesi, birçok şehrimizi tehdit edebilir. Open Subtitles ستكون النتيجة ارتفاع منسوب مياه البحر مما قد يهدّد العديد من مدننا.
    Büyük tehlike zamanında Karanlık tehdit ederken bizden bile gizli olarak İşaretleri yaptı. Open Subtitles في وقت فيه خطر عظيم عندما كان الظلام يهدّد لقد صنع العلامات في السر حتى لم يخبرنا عنها
    Şimdiye kadar, OZ'da olanların insanların gerçek yaşamını tehlikeye sokabileceğini fark etmemiştik. Open Subtitles لم ننتبه إلى أن ما حدث في "أوز" من شأنه أنْ يهدّد حياة الأشخاص في العالم الحقيقي سوى للتو
    Hiç doğal kaynak yok, mühim bir ekonomik bağımız yok, ulusal güvenliğimizi tehdit eden hiçbir şey yok. Open Subtitles ليس هناك مصادر طبيعية ولا روابط اقتصادية كبيرة و لا شيء يهدّد أمننا القومي
    Ama tehdit eden kendisiydi. Üzgün olması için sebebi yoktu. Open Subtitles ولكنّها كانت هي الشخص الذي يهدّد لم يكن هناك سبب لتكون منزعجة
    Sence şu an hayati bir tehdit altında mısın? Open Subtitles هل تشعر بأن هناك خطر يهدّد حياتك، يحدث الآن؟
    Biri bardaki kadını döver öteki genel yayın yönetmenini reklamları geri çekmekle tehdit eder. Open Subtitles واحد يضرب مضيّفة حانة. واحد يهدّد رئيس تحرير بأنّه سيسحب الإعلانات.
    Vahabiler Osmanlı İmparatorluğu ve onun İslam'ın kutsal şehirlerindeki hakimiyetine tehdit oluşturan farklı bir İslam mezhebiydi. Open Subtitles جلب الوهابيون شكلاً مميزًا للإسلام يهدّد الإمبراطورية العثمانية وسيطرتها على أقدس بقاع الإسلام
    En kötücül eylemlerimizi geri almakla tehdit eden sihir. Open Subtitles السحر الذي يهدّد بإبطال أعمالنا الأشدّ شرّاً
    Sevdiklerim, bunu yapmamamı söylediler ama karanlık, sevdiğim birini tehdit ediyor ve onu yok etmek için her şeyi yaparım. Open Subtitles لكنّ الظلام يهدّد شخصاً أحبّه وأنا سأفعل أيّ شيء لتدميره
    Madenciliğin bu şekli, doğal yaşam alanlarının büyük bir bölümünü yok eder ve hava ve su kirliliğine neden olarak, yakınlardaki toplulukların sağlığını tehdit eder. TED هذا النوع من التعدين يدمر مساحاتٍ واسعة من المساكن الطبيعية للحيوانات، ويسبب تلوثاً في المياه والهواء، مما يهدّد صحة المجتمعات البشرية القريبة.
    Krycek'in sizi tehdit ettiğini, şantaj yaptığını biliyorum. Open Subtitles أعرف كريسيك يهدّد حياتك، إبتزازك.
    Lynette, lütfen, Porter'ın, Bay Schilling'i, öldürmekle tehdit etmediğini söyle. Open Subtitles (لينيت)، أرجوك أخبريني أن (بورتر) (لم يهدّد بقتل السّيد (شلنغ
    Ama hayatımı tehdit edecek bir şey bulmadınız, değil mi? Open Subtitles لكنّكِ لم تجدي شيئاً يهدّد حياتي، صحيح؟
    Eski erkek arkadaşım, beni, kimliğimi ifşa etmekle tehdit etti. Open Subtitles صديقي السابق يهدّد بالبوح أنني شاذ
    Şimdi de konuşursam karımı ve çocuklarımı öldürmekle tehdit ediyor. Open Subtitles و الآن يهدّد زوجتي و أبنائي إن تكلّمت،
    Birisi çıkıp beni tehdit edince-- Open Subtitles حين يهاجمني أحدهم أو يهدّدني أو يهدّد حياتي...
    Redhead mahalleyi tehlikeye atıyor. Open Subtitles ؛(بيني)؛ ألم أطلب منك قتل (كاروت)؟ إنه يهدّد حيّ الأقليات بالخطر
    Varoşu tehlikeye sokuyor. Open Subtitles إنه يهدّد حيّ الأقليات بالخطر

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد