ويكيبيديا

    "يهمسون" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • fısıldıyorlar
        
    • fısıldadıklarını
        
    • Fısıldayan
        
    • fısıldar
        
    • fısıltıyla
        
    • fısıldamaya
        
    • fısıldarlardı
        
    • fısıldıyorlardı
        
    • Fısıldaşıyorlar
        
    • fısıldıyor
        
    Beni buluyor ve bana fısıldıyorlar. Open Subtitles إنـّهم يجدوني. يهمسون بأشياءً.
    Beni buluyor ve bana fısıldıyorlar. Open Subtitles إنـّهم يجدوني. يهمسون بأشياء.
    Doğumlarına şahit olmuş insanım. Geceleri kulağına neler fısıldadıklarını biliyorum. Open Subtitles كنت متواجدة عندما وُلدت وأعرف الأشياء التي يهمسون بها له.
    Yakından dinlerseniz size vasiyetlerini fısıldadıklarını duyabilirsiniz. Open Subtitles و لكن إن أصغيتم جيداً ستسمعونهم يهمسون بميراثهم إليكم
    Hepimiz, fark etsek de etmesek de, kulaklarımıza Fısıldayan atalarımızla birlikte, bu soruların cevaplarını arıyoruz. TED جميعنا، سواء كنا أدركنا ذلك أو لا، نبحثُ عن إجابات لهذه الأسئلة، كنوع من أن أسلافنا يهمسون في آذاننا.
    İnsanlar daima garsona doğru fısıldar: "Affedersiniz, üzgünüm, ama kalanları paket yapar mısınız? Open Subtitles الناس دائماً ما يهمسون بذلك إلى النادل: "معذرةً، عليك أن تغلّف بقايا الطعام للكلب، لم أستطع تناوله"
    Almanlara o kadar yakındık ki siperlerinde fısıltıyla konuşmalarını duyabiliyorduk. Open Subtitles كنا قريبين جداً من الألمان لدرجة أننا نستطيع سماعهم يهمسون في خندقهم
    İleriki yıllarda, nerede olursanız olun, sizin adınızı fısıldamaya devam edecekler; Open Subtitles أيّاً ما كُنتي، فى السنوات المُقبِلة، سيظلّون يهمسون بإسمك:
    Ve sırrı bu deliğe fısıldarlardı. Open Subtitles ثم يهمسون السر بداخل تلك الفتحة
    Bana doğru yanaşıp kulağıma şunu fısıldıyorlardı: "Kadın casus öldü artık." Open Subtitles لقد كانوا يهمسون حولي المرأة الجاسوسة ماتت
    Onun deli olduğunu ve kafatasının açılması gerektiğini Fısıldaşıyorlar. Open Subtitles اٍنهم يهمسون أنه مجنون و أن جمجمته يجب أن تفتح
    Kafamızın içinde fısıldıyorlar. Open Subtitles يهمسون في رؤوسنا
    Beynimize fısıldıyorlar. Open Subtitles يهمسون في رؤوسنا
    İyice dinlerseniz miraslarını size fısıldadıklarını duyabilirsiniz. Open Subtitles لو أنكم استمعتم لوجدتموهم يهمسون بإرثهم لكم
    Düşünsene... sana defalarca tecavüz ettiklerini ve kulağına şöyle fısıldadıklarını: Open Subtitles ...إذا استطعت أن تتصور أنهم إغتصبوك مراراً وتكراراً بينما يهمسون ...بأذنك، لذا ما تسمعه فقط هو
    Ama kafasının içinde fenalık Fısıldayan şeytanlar vardı. Open Subtitles ولكنّه كان لديه شياطينٌ في جمجمته يهمسون بأشياء سيّئة.
    - Fısıldayan insanlardan mı saklanıyoruz? Open Subtitles هل نختبئ عن الذين يهمسون ؟
    İnsanlar daima garsona doğru fısıldar: "Affedersiniz, üzgünüm, ama kalanları paket yapar mısınız? Open Subtitles الناس دائماً ما يهمسون بذلك إلى النادل: "معذرةً، عليك أن تغلّف بقايا الطعام للكلب، لم أستطع تناوله"
    - Hayatım tanrıçalar fısıltıyla konuşmazlar, bağırırlar. Open Subtitles الاله لا يهمسون بل يصرخون
    fısıldamaya devam ettiler. Open Subtitles كانوا يهمسون
    Hizmetkarlar ondan bahsederken fısıldarlardı. Open Subtitles عندما يتكلم عنها الخدم فإنهم يهمسون
    Kulağıma benimle evlenmek istediklerini kalelerine götürmek istediklerini fısıldıyorlardı. Open Subtitles كانوا يهمسون لى كيف يريدون أن يتزوجوننى ويأخذوننى لقلاعهم
    Birileri sürekli kulağına bir şeyler fısıldıyor. Benim hakkımda ne düşünmen gerektiğini söylüyor. - Maggie-- Open Subtitles أجل ، بالتأكيد ، لأن الجميع ما لبثوا يهمسون في أذنك يخبروك كيف تفكرين في

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد