| Biliyorum. Bunu istemezdim ama yapabileceğim başka bir şey yok. | Open Subtitles | أعلم، لم أكن لأسأل لكن لا يوجد شيء آخر أستطيع فعله |
| Üzgünüm Westen. Konuşacak başka bir şey yok. Bly beni dinle. | Open Subtitles | لا يوجد شيء آخر للتحدث عنه بلاي ، اسمعني أرجوك |
| Bu parçacıkların hepsinin en derininde başka bir şey var. | TED | عميقا في أي من هذه الجسيمات، يوجد شيء آخر. |
| Zevkle. Yapabileceğim başka bir şey var mı? | Open Subtitles | سيكون هذا من دواعي سروري هل يوجد شيء آخر أستطيع فعله ؟ |
| Çocuğum, benim için yapabileceğin başka bir şey daha var. | Open Subtitles | ياطفلتي, يوجد شيء آخر يمكنكِ أن فعليه لمساعدتي |
| # Her şeyi gördüm artık Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
| Ve senin kendi sevgili karınla paylaşacağın başka hiçbir şey yok mu? | Open Subtitles | ولا يوجد شيء آخر تود مشاركته مع زوجتك المحبوبة؟ |
| - Bence başka mevzular vardı... | Open Subtitles | أقصد أنه يوجد شيء آخر |
| Sizin için yapabileceğim başka bir şey yok bayım. | Open Subtitles | لا يوجد شيء آخر يمكنني مساعدتك به, يا سيدي |
| Justine'in hikâyesi ile ilgili olarak beni etkileyen şey, eğer adını bugün Google'da ararsanız, Google sonuçlarının ilk 100 sayfasında bu hikâyenin çıkması -- onunla ilgili başka bir şey yok. | TED | ما صدمني في قصة جوستين، هو أنه في الحقيقة إذا قمت بالبحث عن اسمها اليوم، ستغطي هذه القصة حوالي مئة صفحة من صفحة النتائج لا يوجد شيء آخر حولها. |
| Ben ve hesap defterleri dışında görecek başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء آخر تراه سواي و سوى الكتب |
| Burada yapacak başka bir şey yok. | Open Subtitles | -هل الأفضل مشاهدة فيلم قديم ؟ لا يوجد شيء آخر للقيام به. |
| Yapabileceğimiz başka bir şey yok mu? | Open Subtitles | حسنا، ألا يوجد شيء آخر يمكننا فعله؟ |
| Yapabileceğimiz başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء آخر يمكننا القيام به |
| Hayır, başka bir şey var. Bunu kolaylıkla polise söyleyebilirdin. | Open Subtitles | لا، يوجد شيء آخر كان بإمكانه أن يخبر الشرطة بكل سهولة |
| Hayır, başka bir şey var. Polise söyleyebilirdin. | Open Subtitles | لا، يوجد شيء آخر كان بإمكانك أن تخبر الشرطة بكل سهولة |
| Yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı, Patron? | Open Subtitles | هل يوجد شيء آخر أستطيع المساعدة به ، يا رئيس ؟ |
| Söyleyebileceğim başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل يوجد شيء آخر استطيع إخبارك به .. ؟ |
| Olan başka bir şey daha var. | Open Subtitles | أعني أنه يوجد شيء آخر هناك, حسناً؟ |
| Tabii ki yapabileceğim başka bir şey daha var... | Open Subtitles | من المؤكد أنه يوجد شيء آخر يمكنني أن |
| # Her şeyi gördüm Görecek bir şey kalmadı # | Open Subtitles | رأيت كل شيء لا يوجد شيء آخر لأراه |
| Onun gibi bir kız için, daha fazla istediği bir şey yoktu. | Open Subtitles | بالنسبة لفتاةٍ مثلها لا يوجد شيء آخر تريده |