Aslına bakarsan bence o hiç bir dil konuşmuyor. | Open Subtitles | في الحقيقة، أنا لا أعتقد بانة يُمْكِنُ أَنْ يَتكلّمَ مطلقاً. |
Onun iyi olup olmadığına bakmalısın. Çünkü bizimle konuşmuyor artık. | Open Subtitles | ربما يمكنك الذهاب لترى اذا كان بخير ' هو لَنْ يرضى ان يَتكلّمَ معنا. |
Benimle konuşmuyor, telefonlarıma cevap vermiyor eşyalarımı bir kutuya koyup kapıcıya bırakmış. | Open Subtitles | إنه لَم يَتكلّمَ مني لَم يرد على إتصالاتي وَضعَ أشيائَي في صندوق وتَركَه مَع البوَّابِ |
Sen buralardayken benimle konuşmayacak. | Open Subtitles | لَكنَّه لَنْ يَتكلّمَ معي وانتي هنا. |
Sen buralardayken benimle konuşmayacak. | Open Subtitles | لَكنَّه لَنْ يَتكلّمَ معي وانتي هنا. |
Ne seninle ne de başka biriyle konuşmayacak. | Open Subtitles | هو لَنْ يَتكلّمَ معك أَو أي شخص. |
- konuşmuyor. | Open Subtitles | هو لَنْ يَتكلّمَ. |
Carlo'dan bahsetmiyorum zaten, benimle konuşmuyor bile. | Open Subtitles | بدون الحاجة لذكر (كارلو) هو لَنْ يَتكلّمَ معي |